5 Mayıs 2009 Salı

Kur'an daki Tekraratın Hikmeti


Kur'an'da tekrar edilen konular, önemlerinden dolayı tekrar edilmişlerdir. Ayrıca Kur'an'da bir olay tekrar edilirken aynıyla tekrar edilmiyor. Mesela bir yerde özet olarak anlatılırken başka yerde tafsilatlı bir şekilde anlatılıyor. Bir yerde olayın bir unsuru anlatılmadığı halde başka bir yerde o unsur da ilave ediliyor.
06/03/2009

Kur'an'da tekrar, bazen bir cümlenin çeşitli yer­lerde tekrar edilmesi, bazen de olayın tekrarı şeklinde­dir. Olayın tekrarı kıssa konusuna girer. Bazen bir kıssa­nın bir olayı müteaddit surelerde tekrar edilmiştir. Mesela Allah'ın meleklere Adem'e secde etmelerini emretmesi ve İblis'in secde etmekten kaçınması olayı beş yerde; Hz. Musa'nın, Firavun'un sihirbazlarıyla yarışıp asasının, onların büyülerini yutması mucizesi dört yer­de tekrar edilmektedir.
Önceki alimler, tekrarın sırrı olarak daha çok şunu söylüyorlardı: Bir olayın birçok yerde farklı üsluplarla anlatılması ve bu anlatımların hepsinde başarılı bir anlatım seviyesi tutturulması, fesahat ve belagat üstün­lüğüne delildir. Kur'an-ı Kerim, bazı kıssalarda geçen olayları birçok yerde tekrar ederek farklı üsluplarla anlatmaktadır. Bu farklı üslupların hepsi de fesahat ve belagatın zirvesindedir. İşte bu, Kur'an'ın icaz yönlerin­den biridir. Çünkü kişi ne kadar fesahat ve belagat sahibi olursa olsun ancak farklı iki, bilemediniz üç üslupla anlattığında başarılı olabilir. Üslup sayısını art­tıracak olursa başarılı olamaz.
Tekrarın Sebebi
Psikolojik açıdan meseleye bakıldığında tekrarın insan üzerinde büyük etkisi olduğu görülür. Günümüz ticaret şirketleri bu hususu gayet iyi tesbit etmişlerdir. Bir malı reklam ederken bir sürü afiş asıyorlar. Afişlerin hepsi de aynı. Ya da aynı reklamı radyo veya televiz­yonda belli aralıklarla tekrar tekrar yayınlatıyorlar. Aynı reklamı bu denli tekrar etmeleri, bunun insan psi­kolojisi üzerindeki etkisini tesbit etmelerinden kaynak­lanmaktadır.
İnsanlar aynı reklamı görerek ya da duyarak içle­rinde ona yakınlık duymaya başlarlar. Giderek o reklam hayatlarının bir parçası haline gelir.
Herhangi bir düşünceyi yerleştirmek istediğiniz zaman o düşünceyi ölçülü bir şekilde tekrar etmek etkili bir yoldur. Zamanla insanların o düşünceye yakınlık kazandıklarını görürsünüz.
Belki geçici bir düşüncenin böyle bir tekrara ihtiyacı yoktur ama bir düşüncenin kalıcı olmasını istiyorsanız kalblerin derinliklerine kök salması için tekrara ihtiyaç vardır. Tıpkı bir fidanın kök salıp büyümesi için tekrar tekrar sulanmaya ihtiyacı olduğu gibi.
İman da böyledir. Kalplere yerleşip kök salması için tekrar edilmesi ve fidan gibi sulanması gerekir. Nama­zın günde beş defa tekrar edilmesinin sebebi de bu olsa gerek. İman ancak ibadetlerle kök salar, güçlenir ve korunabilir. İbadet olmadan imanı muhafaza etmek ya da kalbe yerleşerek kökleşmesini sağlamak mümkün değildir. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

«Bedeviler: 'İnandık.' dediler. De ki: 'Siz inanmadı­nız, fakat İslam olduk deyin.' İman kalplerinize girmedi. Eğer Allah'a ve Rasulüne itaat ederseniz (Allah) yaptık­larınızdan hiç bir şeyi eksiltmez.. Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir. Müminler onlardır ki Allah'a ve Rasu­lüne inandılar, sonra şüphe etmediler; Allah yolunda mallarıyla canlarıyla savaştılar. İşte (iman iddiasında) doğru olanlar onlardır.» (Hucurat, 14-15)
Rivayetlere göre bu ayetler, İslam'a henüz yeni giren Benu Esed kabilesi hakkında inmiştir. Bunlar Medine'ye gelip müslüman olduklarını bildirdikten sonra Rasulullah'a minnet ederek "başkaları seninle savaştılar, ama biz savaşmadık" demiş ve kendilerine maddi bir takım yardımların yapılmasını istemişler­dir.
Ayetler, iman hakikatlerinin henüz kalplerine yer­leşmediğini, imanın gerçekleşmesi için Allah ve Rasu­lüne itaat etmeleri gerektiğini bildirmektedir. İmanları henüz yenidir ve denenmemiştir. Beslenip kökleşmesi itaatla sağlanacaktır. İmanlarının kalplerine yerleş­mesi için, ondan dönüşlerine sebep olabilecek her türlü gediğin kapatılması gerekir. Nitekim bir ayette şöyle buyurulmaktadır:
«Andolsun biz bu Kur'an'da insanlara her çeşit misali türlü biçimlerde anlattık.»
Tekrar edilen konular daha çok tevhidi yerleştir­meyi hedefleyen hususlardır. Kıssası en çok tekrar edi­len peygamberlerin başında Hz. Musa gelmektedir. Çünkü o, uzun yıllar Firavun'un emri altında köleleştirilmiş bir kavme gönderilmişti. Meşakkatli bir mücadele­den sonra onları Firavun'un zulmünden kurtardı. Fira­vun ve yandaşlarının onlara zulmü, Kureyş ileri gelenle­rinin, Muhammed (s) ve inananlara yaptıkları zulme benzemektedir. Ayrıca Hz. Musa da bir şeriat sahibidir ve bu yönden de peygamberimize benzemektedir.
Hz. Musa'dan sonra Kur'an'da en çok kıssası tekrar edilen peygamber Hz. İbrahim'dir. Tevhid konusunun değişik üsluplarla en çok anlatıldığı kıssa da Hz. İbrahim kıssasıdır.
En çok tekrar edilen kıssalardan biri de, Hz. Adem ile şeytan kıssasıdır. Çünkü bu kıssa insanlığın kıssasıdır. Şeytan ile insan arasındaki çatışma her zaman ve her yerde vuku bulmuş ve yine her zaman ve her yerde kıyamete kadar devam edecektir.
O halde tekrar edilen konular, önemlerinden dolayı tekrar edilmişlerdir. Ayrıca Kur'an'da bir olay tekrar edilirken aynıyla tekrar edilmiyor. Mesela bir yerde özet olarak anlatılırken başka yerde tafsilatlı bir şekilde anlatılıyor. Bir yerde olayın bir unsuru anlatılmadığı halde başka bir yerde o unsur da ilave ediliyor.
Kur'an'ın indiği dönem açısından meseleye bakıldı­ğında bazı olayların tekrarı şu anlamda önem arzediyordu: Daha önce de sözkonusu ettiğimiz gibi kıssaların hedeflerinden biri, Peygamber (s)'in gönlünü yatıştır­mak ve azmini bilemek idi. Yirmi üç yıl süren davet ve tebliğ hayatı boyunca o, birçok sıkıntı ve problemle kar­şılaştı. Benzeri problem ve sıkıntılar tekrar edildikçe, o problemini hafifletecek geçmişteki olay, kendisine tek­rar hatırlatılmış oluyordu.
Daha sonraki dönemler açısından meseleye bakıldı­ğında ise, tekerrür eden her olay farklı surelerde veya aynı surenin farklı bir siyakında zikredilmektedir. Her sure ise, belli bir konuyu bir bütünlük içerisinde ele almaktadır. Olay tekrar anlatılırken, daha önce anlatıl­mamış bir unsurunun ilave edilmesi, o unsurun zikredildiği surenin genel muhtevasıyla ilgili olması nedeniyle­dir.
Mesela; Bakara Suresi, inanç bakımından insanları gruplara ayıran bir suredir. Sure, bu grupların vasıflarını, geçmişlerini ve geleceklerini, aralarındaki çatış­mayı konu alan bir suredir. Bu nedenle Adem kıssasının bu konuyla ilgili yönlerini ele almıştır. Ali İmran Suresi, daha çok Ehl-i Kitabı ilgilendiren bir suredir. Surede Hz. İsa'nın yaratılışından da bahsedilmektedir. Hz. Adem kıssasının bu surede zikredilmesi bu nedenledir ve Hz. Adem'in yaratılışı meselesi burada gündeme getirilmek­tedir. Hz. İsa'nın babasız olarak yaratılışının Allah indinde tıpkı Hz. Adem'i topraktan yaratması gibi olduğu; Hz. Adem'i anasız ve babasız topraktan yaratan Allah'ın Hz. İsa'yı babasız yaratmağa kadir olduğu anla­tılmaktadır. Yine Nisa Suresi, toplumsal yapıdan ve toplumun küçük bir ünitesi olan aile kurumundan bah­setmektedir. Bu surede de konuyla ilgili olarak Hz. Adem kıssasından bahsedilmekte, bütün insanların Hz. Adem ve Havva'dan türedikleri burada anlatılmaktadır.
Tekrarlarda çelişki var mıdır?
Kur'an, kendisinde çelişki bulunmadığını meydan okuyarak zikretmektedir: «Kur'an'ı tedebbür etmiyor­lar mı? Eğer Allah'tan başkası tarafından olsaydı, onda birbirini tutmaz çok şey bulurlardı.») İşte bu nedenle Kur'an'da nesh iddiasını da reddediyoruz. Gerçekten Kur'an, baştan sona kadar birbirini desteklemekte­dir.
Kur'an'ın kıssaları açısından da durum aynıdır. Tekrarlanan kıssalarda bir çelişki sözkonusu değildir. Kur'an'ın, kıssalarının vakii olmasını hedeflemediğini, işlenen konuyu destekler mahiyette hayal mahsulü sanat kıssaları gibi olayları ele aldığını söyleyenler tek­rarlanan kimi kıssalarının olay ya da olaylarının anla­tımı arasında bir takım çelişkiler arama peşinde koşmuşlarsa da bunun gerçekle bir ilgisinin bulunmadığını "Kur'an Kıssalarının Menşei" bölümünde anlatmış ve bu hususu delilleriyle serdetmiştik.

Prof. Dr. M. Sait Şimşek, Kuran Kıssalarına Giriş

0 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...