Allah insanı nasıl korur?

Zünnu-i Mısri'nin şöyle dediği rivayet edilmiştir :Bir gün elbiselerimi yıkamak için Nil nehrinin kenarına gitmiştim. Nehrin kenarında dururken, bir de baktım ki, görülmemiş şekilde büyük bir akrep bana doğru geliyor.

Bu sudan İçmek Müslümana Haram

Vaktiyle Bursa’ da bir Müslüman, eski adı “Yahudilik Yolağzı,” bugünkü adı Arap Şükrü olan muhitte çeşme yaptırmış ve başına bir kitabe eklemiş: - “Her kula helâl, Müslüman’a haram!”

Hiçbirinin haccı kabul edilmedi!

Ali bin Muvaffak hazretleri, Şam’da yaşamış olan evliyânın büyüklerindendir. Zünnûn-ı Mısrî ve Abdullah bin Mübarek ile görüştü. 878 (H.265) senesi vefât etti... Abdullah bin Mübarek bir hac mevsiminde Mekke’de hac vazifelerini ifa ettikten sonra, Harem’de uyuyakalır

Kuran Sırları

Bilindiği gibi DNA terimi, canlılardaki genetik malzemenin kısaltılmış ifadesidir. Genetik biliminin başlangıç tarihi ise, Mendel isimli bilim adamının 1865 yılında hazırlamış olduğu genetik yasalarına dayanır. Bilim tarihi için bir dönüm noktası oluşturan bu tarihe, Kuran’da 18:65 numaralı Kehf Suresi’nin 65. ayetinde işaret edilmektedir. (En doğrusunu Allah bilir.)

Nefsin Mertebeleri

BİRİNCİ DAİRE: Nefs-i Emmare: Allah`ın emirlerine uymayan, yasaklarını çekinmeden yapan ve zevkine tabi olan nefistir. Nefs-i emmâre denilen bedbaht nefis zenginleştikçe şımarır. Bilgisi arttıkça kibri, gururu da artar. Hele bir de makam sahibi olursa artık onun yanına varmak, sokulmak ne mümkün!

YAHUDİLERİN MAYMUN OLMASI

Onlar, Davud Aleyhisselâm’ın zamanında "Eyle" denilen bir şehirde yaşıyorlardı. Eyle Medine ile Şam arasında bir yerde ve Kızıldenizin sahilinde bir yerdeydi. Allah onlara cumartesi günü balık avlamayı yasak etti. Cumartesi günü olduğu zaman, denizde balık kalmaz, hepsi sahile gelirdi.

ARAPÇA ÖĞRENİYORUM

Öncelikle Hafıza tekniği konusunda size olağan üstü bir ip ucu.Sureler kolaydan zora doğru sıralanır. Bir sayfa alınarak 3′e bölünür. Önce ilk 5 satır, daha sonra diğer satırlar 5′er 5′er ezberlenir ve sonrasında birleştirilerek tekrar yapılır.

Günahın Reçetesi

Büyük Mutasavvıf Beyazıd-ı Bestamî Hazretleri bir gün tımarhanenin önünden geçiyordu. Tımarhane hizmetçisinin tokmakla birşeyler dövdüğünü görüp

Ahir Zaman Bu Zaman Mı?

Ahir zamanın kendini hissettirdiği şu günlerde, Rabbimizin ikazlarını neden duymamazlıktan geliyoruz acaba? Nereye gidiyorsunuz? Nerede Muhammed ümmeti?

Şeytan İşi

Günlerden birgün şeytanın yolu bir köye düşmüş.Keyfi yerinde olan şeytan sırtını bir ağaca dayamış ve buzağısı kazığa bağlı olan ineğini sağan genç bir kadını uzaktan izlemiş.

Artan pilav

Yahya baba, II. Bâyezîd Hân zamanında, Edirne Bâyezid Külliyesi'nin aşçılarından biridir.. Arkadaşları hoşaf, kebap sebze, bakliyat pişirir. Ama onun ihtisası pilavdır. Mübârek işe girişti mi, ibadet ettiğini sanırsınız.

Olgun İmana Kavuşma

MESCİD-İ Saadet'te Ashab-ı Kiram toplanmışlar, derin bir vecd ve huşu içinde Allah'ın Resûlünü dinlemekteydiler. Hazret-i Fahr-i Kâinat Efendimiz ise, Al-i İmrân sûresinden şu mealdeki Âyet-i Kerimeyi okuyordu:

Gönül Örtüsü Hayâ

Gönlün titremesidir hayâ. Gönül ki kurtulmuştur da ağırlıklarından, bir yaprak kadar incelmiştir. İşte o nazenin yapraktır müminin gönlü. Titrer bir günah, bir yanlış, bir aykırı hal gördüğünde.

KÂLU BELÂ

Ve kıyâmet günü, gerçekten biz bundan gâfildik (gâfilleriz) dersiniz diye (dememeniz için), senin Rabbin, Âdemoğullarının sırtlarından onların zürriyetlerini aldığı zaman onları, nefsleri üzerine şahit tuttu. (Allahû Tealâ şöyle buyurdu): “Ben, sizin Rabbiniz değil miyim?” Dediler ki: “Evet, (Sen, bizim Rabbimizsin), biz şahit olduk.”

AY'IN RESÛLULLAH (S.A.V)'A SELAM VERMESİ

Ebû Kubeys dağının altında duruyorduk.Ay doğu tarafından göründü.Yükselerek yukarı çıktı. Nûru bütün âlemi doldurmaya başladı.Göğün ortasında kâmil bir dolunay haline geldi...

22 Aralık 2015 Salı

Peygamber Efendimizi Ağlatan Ayet


Abdullah İbn Mes'ûd'dan (r.a) şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Hz. Peygamber 'bana Kur'an oku!' dedi. Ben hayretle, Kur'an sana indirildiği halde ben sana Kur'an mı okuyayım?' diye sordum. Buna karşın şöyle buyurdu: Ben onu başkasından duymayı arzu ediyorum."

Bunun üzerine Nisa suresini okumaya başladım. "Her bir ümmetten bir şahit getirdiğimiz ve seni de onlara şahit olarak gösterdiğimiz zaman halleri nice olacak!" ( en-Nisa 4/41.) ayetine gelince 'yeter' veya 'dur' dedi. Ona baktığım zaman (mübarek) gözyaşlarının aktığını gördüm."

HACAMAT


HACAMAT NEDİR

Hacamat, deri altındaki birikmiş, damarda dolaşmayan, atıl kalmış, vücuda zararlı ve biriktiği noktada ilgili organa zarar veren pis kanın vücuttan dışarıya atılması işlemidir. Hacamat normal şartlarda damardan kan verme işlemi ile kıyaslanamaz. Kan verme işleminde vücudun kullandığı açık renkli temiz kan gider. Hacamatla alınan kan ise pıhtılaşmış, Jöle/Yoğurt kıvamında, tamamen pis ve zararlı kandır. Bu pelteleşmiş pis kan; kan özelliğini tamamen yitirmiş, vücudun artık ve kullanmadığı, damarda dolaşmayan, toksik maddeler içeren bir özelliktedir.

Aynı zamanda hacamat; Kan fazlalığının vücutta meydana getirdiği rahatsızlıkları gidermek için kullanılan bir tedavi yöntemidir. Kupa terapisi, vücudun belirli yerlerinden kan aldırmak suretiyle yapılır. Amaç sağlığı korumak ve çeşitli hastalıklardan kurtulmaktır. Tarihi milattan önceye dayanır. İslam tıbbında hacamatın yeri büyüktür. Zira Peygamber Efendimiz (S.A.V.) bir kaç hadisinde hacamatın önemini belirtmiştir.

Hacamat tedavisinin temel prensibi, uygun noktalardan pıhtılar ve toksik maddeler vakumlanarak; kılcal damarlardaki tıkanıklıkları açma ve kirli kanın temizlenmesi işlemidir. Bu şekilde o bölgedeki organlara kan akışı düzenlenerek, organın hastalığının düzelmesinde etkili olacak, temiz ve düzenli kan dolaşımı sağlanmış olacaktır. Hacamat çok hızlı tesir gösterir, çok etkilidir. Eğitimli haccamlar tarafından yapılan hacamatın hiç bir yan etkisi olmaz.



Eski mısırlılara dayandırılan kadim tıp yöntemlerinden birisi olan hacamat derinin bir neşter yardımıyla çizilip ağzı geniş bir bardak kavanoz veya şişe ile oluşturulan emme gücüyle kanın çekilmesi şekliyle yapılır.

Geleneksel olarak ağrı sızı veya hastalık olan organa yakın yerlere yapılır. Hacamatın pek çok hastalığa iyi geldiği bilinmektedir.


Baştan, hacamat olmak delilik, cüzzam, gece körlüğü, alaca, baş ağrısı, diş, göz ve kulak gibi hastalıklara ve daha bir çok hastalığa şifadır.

Hacamat bağışıklık sistemini kuvvetlendirir.Vücuda direnç kazandırır. Kırmızı kan hücrelerini [alyuvarları] büyüten kanı katılaştıran dolaşımı bozan fazla asitleri hacamatla vücuttan dışarı atabiliriz

. Kan ve dokulardaki gaz ve toksinleri atar. Ödemleri çözer. Bağışıklık sistemini kuvvetlendirir. Vücuda direnç kazandırır. Kan üretimi ile görevli organları uyarır.

Beyin fonksiyonlarını canlandırır. Ağrıları giderir. Hastalıkları önler. Bel boyun fıtığı eklem ağrıları kara ciğer kalp hastalıkları psikolojik hastalıkların ve bunun gibi tüm hastalıkların tedavisinde yardımcı olur.

Göze canlılık verir. Gözün görme kabiliyetini artırır. Başından hacamat olan bir insan bunu hemen farkeder. Çünkü hacamat etkisi hemen zuhur eder. Unutkanlık ve dikkatsizliği olanlar ,okuduğunu zor anlayanlar için kafadan hacamat [kupa terapisi] çok faydalıdır.

Hacamat ezber kuvvetini artırır. Metabolizmayı düzenleyerek bağışıklık sistemini güçlendirir. Hacamat yaptıranlar daha az hastalıklara yakalanır daha sağlıklı ve daha dinç görünümü sahip olurlar.

Vücuda canlılık ve enerji verdiğinden dolayı cilt ve vücut daha genç görünür. Değişik nedenlerden dolayı belli noktalarında biriken toksinler dışarı alındığında vücudun bio elektrik enerjisi ve avrası yoğunlaşır. Buda daha az uyku ve daha dinç yaşam demektir.

Ak ciiğer tarafından yeterince temizlenemeyen kan zamanla daha koyu hal alır. Kılcal damarları tıkamaya neden olur. Hacamatla bu toksin maddeler arındırılarak organlar daha düzenli çalışmaya başlar.

Tansiyon migren bel fıtığın psikolojik hastalıklar depresyon düüşük yaşam enerjisi eklem ve romatizma ağrıları için bir çok ilaçtan daha tesirli olup ilaçlar gibi hiiç bir yan etkiside yoktur. Hacamat yaptıranların analitik düşünme yetenekleri artar hızlı ve doğru karar alma yetenekleri gelişir.

Sağ ve sol beyin lobları daha etkin ve dengeli kullanılmaya başlanır. Çocuklarda ve gençlerde hacamat daha dengeli bir ergenlik geçirmelerine yardımcı olur. Lenfatik sistemi [ mikroplarla savaşan lenf sistemini ] harekete geçirir. Daha hacamat yaptırmaya başlar başlamaz beyin ağrı kesici etkiye sahip endorfin salgılamaya başlar.

Depresyona maruz psikolojik rahatsızlıkları olanlar histeri uykusuzluk ankesiyete ilaç bağımlılıklarını hacamat ile başarıyla tedavi etmek mümkündür. Ağrı eşiği düşük olanlar için çok faydalıdır.

Hacamat yaptıranların bağışıklik sistemi hastalıklara karşı daha dirençli olur. Ve düzenli hacamat yaptıranlar grip ve soğuk algınlığına kolay yakalanmazlar.Yüksek basıncı düşürücü ve dolaşım düzenleyici etkisi vardır.

Deri üzerindeki atıl durumdaki kan ve damarları çevresindeki pleksus lifleri uyarılmak sureti ile ve tıkanıklığa sebebiyet veren jöle kıvamındaki damarda dolaşmayan atıl maddelerin temizlenmesi ile dolaşımı düzenleyici etkisi vardır.

Hipofiz bezini uyarmak sureti ile yapılan hacamat görevi hormonların salgılamasını kontrol eden bu bezeyi daha etkin hale getirir. Aşırı kilo başta olmak üzere bir çok hormonlarla alakalı konularda çok tesirlidir.

Şeytanın vesveselerine karşı kalbin arkasından yapılan hacamat faydalıdır. 50 senelik kökleşmiş büyünün kalp karşısından yapılan hacamatla kaldırıldığı rivayeti vardır. Kansızlık şeker ve kan hastalıklarından birisi bulunan kişiler usta bir hacamatcıyla en uygun yerden hacamat olmalıdır.


YUKARDAKİ RESİMDEDE GÖRDÜĞÜMÜZ GİBİ 
VAKUMLANAN KAN DEĞİL BAŞKA BİRŞEY



HACAMAT ZAMANI


Makbul ve sünnet olan hicri ayın ikinci yarısında 15-17-19-21 gibi tekli günlerde yaptırılmasıdır.

Ay olarak hicri ayın 13-27arasında yapılmalıdır. En faydalısı hicri takvime göre 3 üncü haftada yapılanıdır.

Hacamat eğer hastalık tedavisinden ziyaede sadece sünnet için (Rasulullah s.a.v yaptırdığı ve tavsiye ettiği için) yaptırılacaksa ayın ikinci döneminde özellikle 15, 17, 19, 21, 23, 25, 27 gibi tekli günlerde yaptırılması tavsiye edilir.

Ancak HACAMAT kişide mevcud olan bir hastalıktan dolayı yapılacagı zaman ayın her günü yapılabilir. Tedavi için beklenilmez.





Hacamat hakkında hadisler:

Rasulullah (s.a.s) şöyle dedi: İsra ve Mirac’a çıktığım zaman geçtiğim her melek topluluğu bana şöyle dediler; “Ey Muhammed! Mutlaka hacamatı tavsiye et.” (Ahmed,Tirmizi, İbn. Mace ve Hakim)


Başka bir hadis de ; Rasulullah (s.a.s) şöyle buyuruyor:

“Her bir melek topluluğunun yanında geçtiğimde, Melekler bana, Ey Muhammed! Ümmetine hacamatı emret.” ( Tirmizi sahih senetle)

Peygamber Efendimiz (SallAllahü aleyhi ve sellem) Hadis-i Şerif'de "Mirac'dan inerken hangi Melek cemaatine rastlasam. Ey Muhammed (SallAllahü aleyhi ve sellem)! Ümmetine hacamat olmalarını emret! dediler." buyurmuştur.

“Kan aldırma yollarının en güzeli hacamattır. (yahut hacamat sizin en iyi tedavi yollarınızdır)”

(Buhâri, Tıb 13; Müslim, Musakat 62, 63; Ebû Dâvûd Nikâh 26, Tıb 3)


Hacamat ücreti helaldir: Müslim; 1577,

"Hacâmatın vakti, her ayın 17, 19 ve 21. günleridir."

Müslim


Ebu Kesbe el-Enmari radiyAllahu anh anlatiyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam basindan ve iki omuzu arasindan hacamat olur ve: “Kim bu kandan akitirsa, herhangi bir hastalik için, bir baska ilacla tedavi olmasa da zarar gormez!” buyururdu.”

Ebu Davud, Tibb 4, (3859); Ibnu Mace, Tibb 21, (3484).


Rasulullah (s.a.v.)’in bizzat kendisi Ebû Taybe adında bir Haccâm’a hacamat yaptırmış ve başından kan aldırıp haccâma ücretini ödemiş ve şöyle buyurmuştur: “Kan aldırma yollarının en güzeli hacamattır. (yahut hacamat sizin en iyi tedavi yollarınızdır)”

(Buhâri, Tıb 13; Müslim, Musakat 62, 63; Ebû Dâvûd Nikâh 26, Tıb 3


Muhammed bin Abdullah ‘ Her kim ayın on yedi on dokuz ve yirmi birinci günlerinde kan aldırırsa kan hücumundan dolayı meydana gelen bir çok hastalıklardan şifa bulur.’ buyurmuşlardır.

E. Davud Tıp H. 3861; Tirmizi Tıp H. 2051

Ibnu Abbas radiyAllahu anhuma anlatiyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Haccam ne iyi kuldur; (fazla) kani giderir, beli hafifletir, gozu parlatir.”


Ibnu Abbas der ki: “Resulullah aleyhissalatu vesselam Mirac gecesinde, meleklerden murekkeb bir cemaate her ugrayisinda: “Hacamat olmaya devam et! Ummetine de hacamat olmalarini emret!” derlerdi.”

Tirmizi, Tibb 12, (2054).


Ebu Bekre radiyAllahu anh’tan anlatildigina gore, bu muhterem sahabi, ailesini sali gunu hacamat olmaktan men ederdi. Derdi ki: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Sali gunu kan gunudur. O gunde bir saat vardir, kan durmaz.”

Ebu Davud, Tibb 5, (3862).



Peygamberimizin hizmetlilerinden Selma (r.a) demiştir ki: “Her kim peygamberimize başındaki bir ağrıdan şikayet etti ise Rasulullah ,ona:”kan aldır!” buyurmuştur. Her kim de ayaklarındaki bir ağrı veya yaradan şikayet etti ise ,ona da :”ayaklarına kına yak! “ buyurmuşlardır.

E. Davud Tıp 3858, Tirmizi Tıp H. 3502



Yine peygamberimiz”üç şeyde şifa vardır .Bal şerbeti içmekte,kan aldırmakta ve kızgın bir aletle dağlama yaptırmakta. Fakat ben dağlama yaptırmayı sevmem.” buyurmuşlardır.

Buhari Tıp 7/12, İ. Mace Tıp H. 3491, Müsned 1/246


Hz. Ali radiyAllahu anh anlatiyor: “(Bir gun) Cebrail Resulullah aleyhissalatu vesselam’a, Ahdaayn ve kahilden hacamat olma emrini getirdi.”


Tirmizi su ziyadede bulunur: “(Resulullah aleyhissalatu vesselam) ayin onyedisinde, ondokuzunda ve yirmi birinde hacamat olurdu.”

Tirmizi, Tibb 12, (2052).


İbn Hacer Buhârî şerhindeki Hacamat bölümünde özetle şu bilgiyi verir: Buhârı, Sahîhinde “Hangi saat hacamat olur” başlığı altında bir bâb açmış ve burada Ebû Mûsa’nın geceleyin hacamat olduğuna dair bir eseri ile Hz. Peygamber (s.a.s)’in oruçlu iken hacamat olduğuna dair İbn Abbâs (r.a)’ın bir hadîsini rivayet etmiştir.

İbn Hacer bununla ilgili olarak şöyle der: Hacamat olmak için uygun vakitler hakkında birkaç hadis vârid olmuş ise de hiçbiri Buhârî’nin sözkonusu ettiği şarta uygun değildi. Bana öyle geliyor ki: Buhârî hacamat işinin ihtiyaç olduğu zaman yapılabileceğine ve bunun belirli bir vakte bağlı olmadığına işaret etmek istemiştir. Çünkü hacamat işinin geceleyin yapıldığını ve Hz. Peygamber (s.a.s)’in oruçlu iken hacamat olduğuna dair hadîsi rivayet etmiştir.

Hz. Enes radiyAllahu anh anlatiyor: Resulullah aleyhissalatu vesselam, boynunun iki tarafindaki damarlari ile iki omuzun arasindaki damardan hacamat olurdu.”

Ebu Davud, Tibb 4, (3860); Tirmizi, Tibb 12, (2052); Ibnu Mace, Tibb 21, (3483).

Ameller niyetlere göre değer kazanır. Sünnete uymak niyetiyle ve bize emanet olan vücudumuzun sağlığına kavuşması için yaptırdığımız hacamat bir ibadet değeri taşır. Çünkü ibadetlerimizi ve diğer görevlerimizi ancak sağlıklı bir bedenle tam olarak yerine getirebiliriz.

Peygamberimiz (s.a.s)’in yaptığı ve yapılmasını tavsiye ettiği işlerin şüphesiz bir anlamı ve hikmeti vardır. Onun hayatı bizim için örnektir: “Andolsun Allah’ın Resulu’nde sizin için Allah’ı ve ahireti arzu eden ve Allah’ı çok anan kimseler için (uyulacak) en güzel bir örnek vardır”(el-Ahzâb, 33/21).

Hacamat ile ilgili hadisler çoktur.

Hacamat hakkında sahih olan hadisler 110 tanedir. Zayıflar ise 250 kadardır.



HACAMATIN FAYDALARI

HACAMAT kılcal damarların,büyük atar damarların,ve toplar damarların temizlenmesine sebeb olur,ve kan dolaşımını kuvvetlendirir.

İnsanda iki tür damar vardır.Bunlardan birincisi ana damarlardır ki kan tüm vücudu bu damarlar sayesinde dolaşarak devir daim eder.Bu damarlardaki kan hareketli ve akışkandır.

Birde vücudun her noktasına ulaşan ve ana damarlardan ayrılan kılcal damarlar vardır.Kılcal damarlardaki kanlar durağandır,devir daim etmez.

Yani 30 yaşındaki bir insanın kılcal damarlarındaki kan yine 30 yıldır oradadır. Bir bardak içine konan su bir hafta beklediğinde nasıl bozulursa kılcal damarlar içindeki kanda yılların vermiş olduğu birikimle artık bozulmaya ve kan özelliğini kaybetmeye başlar. işte HACAMATLA kılcal damarlarda yıllardır biriken bu kirli kan alınarak yerine yeni ve taze kan gelmesi sağlanır.

Yaklaşık olarak hastalıkların %70inin sebebi,yeterli derecede kanın, düzenli olarak organlara ulaşmamasıdır............ HACAMAT. Bağışıklık sistemini kuvvetlendirir.

Vücuda direnç kazandırır.

Kanda birikmiş ağır metal ve toksinlerin atılmasını sağlar

Kan üretimi ile görevli organları uyarır.Kan dolaşımı ve metobolizmayı düzenler.

Ağrıların giderilmesi ve ödem çözülmesinde etkilidir.

Migren.bel.boyun fıtıkları,eklem ağrıları,kara ciğer sorunları,kalp rahatsızlıkları,psikolojik hastalıklar,unutkanlık,göz problemleri,kronik yorgunluk,tansiyon gibi bağışıklık sistemine bağlı tüm kronik hastalıkların tedavisinde başarıyla uygulanır....

BAŞ AĞRISI VE MİGREN

Özellikle kadınların en büyük sorunlarından biridir MİGREN, İnsanı hayattan bezdiren bir baş ağrısı,ışığa karşı şiddetli bir duyarlılık,ve insanın beynini zonklatan bir ağrı.

Sonra anlık çözümler için ilaçlara baş vuruyoruz. Bu da sonraki migrenin tetiklenmesine yardımcı oluyor.

İlaç asla bir kesin çözüm değildir .Fakat baş bölgesinden yapılacak olan 3 seanslık bir HACAMAT ALLAHIN İZNİYLE bu hastalığı hayatınızdan tamamen çıkarmanızda size yardımcı olacaktır.

UYGULANAN HASTALIKLAR

Uykusuzluğun Hacamatla Tedavisi

Uyku; gün boyu yorulan vücudun ve yıpranan sinir sisteminin, yenilenmesi ve dinlenmesi için kendini bakıma aldığı bir zaman dilimidir.

Bu zaman diliminde meydana gelen sorunlar (uykuya dalamama-erken uyanma) vücudun kendini yenilemesine engel olur ve kişi kendini ruhsal ve bedensel olarak kötü hisseder.

Uyku ihtiyacı yaklaşık 9-10 saattir. Yetişkin bir insan için günlük 7-8 saat uyku yeterlidir. Fakat bu kişilere göre farklılıklar gösterir. Üç- dört saat uykuyla yetinen bir insan olabileceği gibi, dokuz-on saat uyuduğu halde hala uykusuzluk çeken insanlar da vardır.

Yaşlı insanların vücut işlevleri yavaşladığından ve gün boyu fazla hareket etmediklerinden dolayı uyku süreleri daha azdır. Sıkıntılı ve stresli kişiler daha fazla uyurken, hayatla barışık, neşeli insanların daha az uyuduğu gözlemlenmiştir.

Uyku bozuklukları sadece az uyumayla değil aşırı uyku haliyle de kendini gösterir. Kişi 9-10 saat uyuduğu halde kendini uykusuz hisseder, uyanmakta güçlük çeker. Başkalarının yardımıyla uykudan uyanır.

NEDENLERİ

Uyku bozukluklarının psikolojik ve biyolojik bir çok nedeni vardır. Ağrılı bir hastalık veya kullanılan ilaçlar biyolojik neden olarak gösterilebilir.
Duygusal problemler, sosyal ilişkiler, günlük yaşamda başa gelen sıkıntılı durumlar, iş yerinde, evde veya okuldaki stres ortamı kişinin üzerinde baskı oluşturur. Bu tür gerginlikler rahatlamayı zorlaştırır, iştahı etkilediği gibi uyku düzenini de bozar.
Depresyon uyku bozukluklarının en önemli nedenleri arasındadır.
Bu durumdaki bir hasta zor uyur. Geceleri aralıksız bir uykudan mahrum kalır. Sık sık uyanma ve sabah erken kalkma gibi sorunları vardır. Bu da onun daha çok endişelenmesine neden olur.
Ayrıca akşamları fazla miktarda tüketilençay ve kahve uykusuzluk nedeni olabilir.Genel olarak Karaciğer ve dalakmeridyenleri ve organları ile alakalı dır.Ağır uyku rahatsızlığı diğer büyüknedenleri ise orta kulak sorunları olanlarda mevcuttur.


SAĞLIKLI BİR UYKU İÇİN MUTLAKA HACAMAT YAPTIRIN
Hacamatla toksinler ve pıhtılaşmayı tetikleyen faktörler, hazır gıda katkı maddeleri, alınan ilaçların metobolize olmayan, atılamayan kısımları, hormonlu gıdaların sindirilip atılamayan metebolitleri, kanın sıkışıp daraldığı yer olan kılcal damarlarda birikir.

Hacamatla dolaşımı yavaşlatan bu saydığımız maddeler dışarı alınır. Tıkanıklar açılır, bütün organlar rahat kanlanır ve fonksiyonlarını rahatça yerine getirir. Böylece tüm vücut rahatlayacağı için uyku problemi de düzene girer.



HACAMAT TEDAVİSİ


Binlerce yıldır şifa kaynağı olarak kullanılan hacamat halen, şifa kaynağı olmaya devam ediyor. Çin'den İngiltere'ye, Güney Amerika'dan Moğolistan'a kadar dünyanın her yerinde bin yıllardır kullanılan bir tedavi metodudur.

Binlerce yıldır dünyanın her yerinde uygulanmasına rağmen hiçbir yan etkisine rastlanmayan doğal, etkili ve kolay bir tedavi olabilir mi? Batılı doktorlar bir insanlık mirası olan hacamat terapisini keşfetmeye başlıyor.

Tarihi neredeyse insanlık tarihi kadar eski olan bir tedavi yöntemi: Hacamat. Batılı bilim adamlarının kupa terapisi olarak tanımladığı bu tedavide amaç vücutta akıcılığı olmayan kirli kanı ve dokular arasındaki sıvıda (ekstravasküler sıvı) biriken atıkları dışarı almak.

Hacamat terapisinin temelleri kupalarla oluşturulan vakumun vücuttaki atıkları deri yüzeyine çağırmasına dayanıyor. Sonra terapist iz bırakmayan 2 mm'lik çiziklerle bu sıvıları dışarıya alıyor.

Batıda uzun zamandır ilgi gören bu tedavi yöntemi Anadolu'da da oldukça iyi biliniyor. Hemen herkesin hafızasında kupa çeken bir büyükanne vardır.

Dünyada coğrafi olarak oldukça yaygın kullanılan bu iyileşme metodu İslam tıbbında çok önemli bir yere sahip. Hz. Muhammed (s.a.v.) bizzat hacamat olmuş ve ümmetine tavsiye etmiştir. Güvenilir hadis kaynaklarında oldukça kuvvetli rivayetler bulunmaktadır.

Miraç'ta hangi melek cemaatine rastlasam bana:

- Ey Muhammed (s.a.v.), ümmetine hacamat olmayı emret. dediler. (Ali Nasıf, et-Tac, III, 203, Ravi: Abdullah b. Abbas (r.a))
- Tedavi olageldiğiniz şeyler arasında en hayırlısı hacamattır. (Buhâri, Tıb 13; Müslim, Musakat 62, 63; Ebû Dâvûd Nikâh 26, Tıb 3. )
- Hacamat her hastalığa faydalıdır. Uyanık olun, hacamat olun. (Deylemi)

Özel vakumlu kupalar ile kan alma yöntemi olan hacamat damardan kan aldırma yönteminden tamamen farklı bir uygulamadır. Uygulandığı bölgelerin özelliği nedeniyle klasik, damardan kan aldırma yönteminden farklı etkileri vardır. Hacamatın yapıldığı bölgelerde bulunan akupunktur noktalarının da ciddi bir şekilde uyarılması sonucu bu farklı etkileri ortaya çıkmaktadır. Hangi araç ve metotla olursa olsun kan aldırma ile ilgili uygulamalar bir hekimin muayenesi ve tavsiyesi ile yapılmalıdır. Hekim tarafından uygun görüldükten sonra hacamat yapılacak bölgenin sterilizasyonu sağlanır. Ardından kupalar vakumlanarak kapatılır. Kısa bir süre vakumlama işlemi yapıldıktan sonra bölge bisturi ucu veya bir lansetle kanın çıkabileceği şekilde çizilir. Buraya tekrar kupalar vakumlanarak kapatılır. Bundan sonra kupaların içine kan dolmaya başlayacaktır. Hekimin uygun gördüğü ölçüde kan alma işlemi yapılmalıdır.






HACAMAT TARİHÇESİ

Hacamat tedavisinin ilk olarak nerede ve ne zaman başladığına dair kesin bir bilgi yoktur.

Eski yazılı kaynaklara göre HACAMAT 5000 yıllık bir geçmişe sahiptir.

Dünyanın en eski tıp kitabı olarak bilinen Eybers papyrus da hacamattan bahseder.

Eybers papyrus adlı kitapta m,ö 3000 yıllarında mısırlıların hacamatı tedavi yöntemi olarak kullandığını yazar.

M,Ö 400 Yıllarında yaşamış olan modern tıbbın kurucusu olarak bilinen hipokrat ta hacamatı iç hastalıkların tedavisinde ve genel hastalıklarda kullanmıştır.

1860 ın son zamanlarında birçok hastalık için avrupalı ve amerikalı doktorlar, cerrahlar kupa terapisini uygulamak için işe alınıyorlar 18. ve 19. yüzyıllarda ingiliz halkı ilkbahar ve sonbahar aylarında hastanelerde kupa terapisi yaptırmak için gidiyorlardı.

Ancak uygulama 20. yüzyılın başlarında artık kademeli olarak ortadan kayboldu ve nadir olarak görülür oldu. Bugün kupa terapisi doktorlar tarafından bilinmiyor olsada bir çok insan, hastalıkların tedavisi için kupa terapisi, masaj veya akapunktur gibi gittikçe popüler hale gelen alternatif tedaviler arıyorlar.

İngilterede her üç kişiden biri amerikada ise toplumun 35 inden fazlası bu tip alternatif tedavilerini tercih ediyorlar Almanyada 1987 ve 1992 yılları arasında kronik hastalıkların tedavisinde kupa terapisini denediler.

ABD deki tıp fakültelerinde yüzde 60 ında tamamlayıcı tıbbın bir parçası olarak kupa terapisi eğitimi verilmeye başlandı. Kan alarak yapılan kupa terapisi, modern tıbbın dünyada en saygın 2 merkezi olan harvard tıp fakültesinde ve john hopkins tıp merkezinde uygulanmaktadır.

Arapçada kupa terapisi El hicame olarak adlandırılır. El hicame kelimesi emmek çekmek ve hacmin/ vücudun doğal haline döndürülmesi anlamında kullanılır.





Şu an başta Amerika olmak üzere İngiltere Çin gibi ülkelerde hacamat tedavisi uygulanmaktadır..

Yine İslam kültürünün yaygın olduğu ülkelerdede bu tedavi uygulanmaktadır..

Hz Peygamberimizde bizzat kendisi hacamat olmuş ve ümmetinede şiddetle tavsiye etmiştir..

Ülkemizdede son bir kaç yıldır yaygınlaşan hacamatın tercih edilmesindeki en büyük etken hiç bir yan etkisinin olmayışıdır.

Hacamatı profesyonelce ve hijyen kurallarına dikkat edilerek yapıldığı takdirde ALLAHIN İzniyle her hastalığa şifa olmuştur....




DİNİMİZDE HACAMAT

HACAMAT nerdeyse Hz Adem [as] ile başlamış olup bir çok peygamber zamanında değişik kavimlerde uygulanmıştır.Yazılı kaynaklara göre geçmişi 5000 yıllık bir tarihe dayanmaktdır.İslamda hacamat iseRasulullah efendimize [SAV] Miraçta hacamat yaptırmanın ne kadar önemli olduğu melekler tarafından vurgulanarak.Peygamberimize tavsiye olunmuştur.

Bizlerde HACAMAT Tedavisinin ne kadar önemli olduğunu Peygamber [SAV] Hadisi şeriflerinden anlıyoruz.

Rasulullah [SAV] Efendimiz şöyle buyurmuştur" Üç şeyde şifa vardır.Bal şerbeti içmek,Kan aldırmak ve Kızgın demirle dağlama yapmak fakat ben dağlama yapmayı nehy ediyorum.Bir hadisi şerifte Kanın artması [TANSİYON YÜKSELMESİ] Allahü tealanın ölüme sebeb olduğu hastalıklardan biridir diye buyrulur[BEZZAR]




BAYANLARDA HACAMAT

Hacamatla vücutta fazla kan kalp ve beyin sektelerine,sinirsel rahatsızlıklara alerji gibibir çok hastalığa sebep olmaktadır. Peygamber Efendimiz [s.a.v] i hayberde yahudi bir kadın, koyun buduyla zehirlediği zaman,Cebrail Aleyhisselam kendisine gelerek hemen başının arkasından ve iki omuzundan hacamat yaptırmasını buyurmuştur.

Efendimiz [s.a.v]başından ve iki omuz arasından hacamat yaptırıp zehiri vücudundan kirli kanlarla beraber atmıştır ve ondan sonra ümmetine hacamat olmayı tavsiye etmiştir."Her kim vücuduna bir hastalık veya bir rahatsızlık gelirse hemen hacamat olsun buyurmuştur."

Bayanlarda hacamat

Hacamat iki omuz arasından,belden,kalp karşısından,bacaklardan,sırttan,başın arka tarafından veya vücudun herhangi bir yerinden tedavi maksadıyla şişe, bardak veya boynuzla etle deri arasındaki kirli kanları,iltihapları,sarı suları vb. aldırmaktır.

Peygamberimiz [s.a.v] in tavsiyelerinden ve bizzat tatbik ettiği sünnetlerindendir.Hacamatta maksad derinin altındaki akıcılığı olmayan, pıhtılaşmış, kirli kanı ve dokular arasındaki sıvıda biriken atıkları dışarı atmak ve kanın rahatça dolaşmasını sağlamaktır.

Bulunduğumuz çağda insanlar henüz hacamattan habersiz olsalarda son yıllarda hacamata olan ilgi bir hayli fazlalaşmıştır,peki neden.Modern tıp günümüzde birçok hastalıkta çaresiz kalmıştır.İnsanlarda bu sebeble bir arayış içerisine girerek hacamat,sülük vs gibi alternatif tıbba yönelmişlerdir.Bizim önerimizde şudur hastalık halinde hacamat yaptırıldığı gibi hastalığa yakalanmadan öncede korunma amaçlı hacamat yaptırılması bir elzemdir.

Hz. Muhammed [s.a.v] Efendimiz bizzat kendisi Ebu Taybe adında bir haccama başından kan aldırmak suretiyle hacamat yaptırmış ve şöyle buyurmuştur." Hacamat [kan aldırma] sizin için en iyi tedavi yollarından biridir." [ Buhari,Müslim ]

İbn Abbas, Rasulullah [s.a.v] in Miraç gecesinde , meleklerden oluşan bir cemaate her uğrayışında kendisine meleklerin "Ya Muhammed Ümetine hacamatı emret" dediklerini nakleder.[Tirmizi,İbni mace Ahmed b. hanbel]





<< Sıkça Sorulan Sorular ve Cevapları >>

SORU: Modern tıp o kadar ilerlemişken, neden hacamat?

CEVAP:“Tedavi olmak da Allah’ın takdiridir. Tedavi olunuz, Zira Cenab-ı Hak hiçbir hastalık yaratmamıştır ki, devasını da yaratmış olmasın. Sadece biri, yani yaşlılık, müstesna”. Hadis-i Şerifi gereği Tedavisi mümkün olmayan hastalık yoktur. Maalesef modern tıpta bir çok hastalığın önünde kronik kelimesi vardır. Hacamat, bir çok kronik (Migren, romatizma gibi) hastalıklara şifadır.(İnşaallah)

SORU :Hacamat Türkiye’de yasal mı?

CEVAP : Hacamat Osmanlı’da berberler gibi yaygındı. İnsanlar yolda yürürken traş olmaya girer gibi, fıtri ihtiyaçtan dolayı haccamlara gidip kan aldırırlardı. Cumhuriyetle beraber islamdan olan diğer bir çok şeyler gibi hacamatta kaldırıldı. Günümüz Türkiyesi faydasını görmesine rağmen sadece ilaç rantı için karşı çıkmaktadır. Hacamat Türkiye’de yasal değil.

SORU:Hacamatı kime yaptırmalıyım?

CEVAP:Herşeyden önce, hacamat yapacak kişi tevhid ehli olmalı. Anatomi bilgisi iyi olmalı. Kullandığı malzemelerin steril olduğundan (tek kullanımlık olduğundan) emin olunmalı. İbn-ü Ömer (ra) azadlısına: “Ey Nâfi bana kan galebe çaldı, benim için bir haccam getir. Getirdiğin haccam genç olsun, yaşlı veya çocuk olmasın.” dedi. Rivayette geçtiği gibi orta yaşlı olmalı.

SORU: Hacamat olurken çok acı hisseder miyim ?

CEVAP: Hacamat olurken çok az derecede acı hissi olur ama kesinlikle rahatsız etmeyecek derecede olur. Hacamat olmadan önce çekinenler hacamattan sonra çekinilecek herhangi bir durum olmadığını bildirmişlerdir.

SORU:Kızılay'a verilen kan kullanılıyor, hacamatta atılıyor, kan neden atılsın, bağış yapmak daha iyi değil mi?

CEVAP:Elbette bağış iyidir. Fakat hacamat ile alınan kan, bağışın faydalarını da içermekle beraber, ayrıca vücudun ter ve idrarla dışarı atamadığı, kan özelliğini yitirmiş, bazı toksin ve zararlı atıklar içeren, pıhtılaşmış kan deri altına atılır. Hacamat bu deri altındaki kan özelliğini yitirmiş pis kanı alma işlemidir.

SORU:Hacamat ne zaman yapılır?

CEVAP:Hacamat için belirli bir zaman yoktur. Şu gün olur, şu gün olmaz diye bir şey yoktur. Fakat daha faziletli, daha etkili günler, aylar ve saatler vardır.

SORU : Hacamatın zararları var mıdır?

CEVAP : Hacamatın bilinen bir zararı yoktur, faydası oldukça çoktur. ”Hacamat sizin en iyi tedavi şeklinizdir.” Hadisi şerifi en güzel cevaptır.

SORU:Hacamat için yaş sınırı var mıdır?

CEVAP:Teorik olarak 2-65 yaş arasıdır. Fakat yeni doğandan sağlık problemi olmayan 100 yaşındaki kişilere bile yapılabilir.

SORU:Hacamat için yaş sınırı var mıdır?

CEVAP:Teorik olarak 2-65 yaş arasıdır. Fakat yeni doğandan sağlık problemi olmayan 100 yaşındaki kişilere bile yapılabilir.Hacamatla kan bağışı arasında ne fark vardır? Kan bağışında, toplardamardan aktif olan temiz kan alınır. Hacamatta ise vücudun farklı bölgelerinden ve deri altındaki kılcal damarlarda biriken kirli, toksinli, kan özelliğini yitirmiş ve ağrıya sebep olan kan alınır.

Sülüklerde kirlenmiş kanı almıyorlar mı neden hacamat? Hacamatın kullanımı farklıdır, sülüğün kullanımı farklıdır. Hacamat kılcal damarlarla alakalı sonuca gider. Ayrıca her neşter darbesi bir siniri uyararak beyne sinyal gönderir. Sülük atardamar ve toplardamarlara tek noktadan tesir eder kan durmadığı için sonuç biraz uzayabilir.

Hacamatın tansiyona faydası var mıdır? Hacamatın faydasının anında görülen hastalıklardan bir tanesi de hipertansiyondur. Hipertansiyon hastaları hacamatı olduktan sonra üzerimden bir yük kalktı, çok rahatladım gibi yorumlar yapmaktadırlar. Çevrelerine şiddetle tavsiye etmektedirler.

Hacamat bağımlılık yapar mı? Hacamat kesinlikle bağımlılık yapmaz ancak hacamat olanlar faydasını gördüğü için tekrar olmakta ve çevresine de tavsiye edip yaptırmaktadırlar.

Kaç yaş aralığında Hacamat Yaptırılır? Yeni doğandan, sağlık sorunu olmayan 100 yaşındaki insana bile yapılır.

Hacamatı Ne kadar Sıklıkla Yaptırmak Gerekir? Peygamber Efendimiz (s.a.v.) yılda bir kere hacamat olurmuş. Ama Osmanlı zamanındaki alimler 3 aya kadar bu süreyi indirmişlerdir. Kişinin tamamen kendi insiyatifindedir.

Hacamattan sonra banyo Yapılabilir mi ? Hacamattan 1 gün banyo yapılması daha uygundur.

Hacamat olurken çok acı hisseder miyim ? Hacamat olurken çok az derecede acı hissi olur ama kesinlikle rahatsız etmeyecek derecede olur. Hacamat olmadan önce çekinenler hacamattan sonra çekinilecek herhangi bir durum olmadığını bildirmişlerdir.

Hacamat Kimlere Yapılmaz? Hamileliğin ilk dönemlerinde, Çok zayıf ve ihtiyar olanlara, Kalp yetmezliği olanlara, Kan değerleri ve tansiyonu çok düşük olan kişilere, 4. Bir yeri kesildiğinde kanı durmayanlara ve benzeri durumlarda hacamat yapılmaz.

Hacamatın zararları var mıdır? Hacamatın bilinen bir zararı yoktur, faydası oldukça çoktur.

Şeker hastaları da hacamat olabilir mi ? Şeker hastaları yaralarım iyileşmiyor diye hacamat yaptırma konusunda endişeli olmaları çok normaldir, ancak hacamat kanı temizlediği ve bağışıklık sistemini güçlendirdiği için güvenle hacamat olabilirler, insülin kullanan hastalarda bile hacamat tan sonra normalde iyileşmeyen yaralarında iyileşme el ve ayaklarında ki yanmanın gittiğini tecrübe etmişizdir.

Hacamat Kalbe Zarar Verir mi ? Hacamat Kandaki katılığı aldığı için kanı temizleyip arındırdığı için kalbinde çalışmasını kolaylaştırır. Kalbe de büyük bir rahatlık verir. Buna bağlı olarak bütün vücut rahatlar.



HACAMATTAN ÖNCE VE SONRA

Hacamattan yaptırmadan önce hastalarımızın bilmesi gereken bazı kurallar vardır. Şayet bu kurallara uyulduğu takdirde hacamatın olumlu yönde etkisi biraz daha hızlı olacaktır.Hastalarımızında bunları bilip uyması gerekmektedir.



HACAMAT ÖNCESİ

Hacamat aç karına yapılır
Asgari 24 saat öncesinden hayvansal gıda alınmaz
Hacamata gelmeden en az 3 4 saat yemek yenmemesi
Kan sulandırıcı ilaçlar almamak
Cima[cinsel ilişki] olmamak
Spor yapılmaması
Vücudun dinlengin olması


HACAMAT SONRASI




Hacamatlı bölgenin kaşınmaması
En az 2 3 saat uyunmaması
Banyo yapılmaması
Et ve süt ürünleri alınmaması
Acılı ve baharatlı gıdalar alınmaması
Spor yapılmaması
Ayrıca bal şerbeti,meyve suları ve hafif gıdaların tüketilmesi tavsiye olunur.


<< Haccamın Vasıfları >>


1.''Haccam ne iyi kuldur...'' hadisinde geçen vasıfları olanlar (Allah ve Rasulüne iman edenler),

2.Çok genç yada yaşlı olmamalı, herhangi bir sağlık engeli bulunmamalı, hastalık taşıyıcı olmamalı,

3.Bu işi inanarak ve severek yapmalı,

4.Tevhid ehli olmalı, ibadetlerini asla terk etmemeli ve manevi olarak kuvvetli olmalı,

5.İnsan anatomisini iyi tanımalı, hacamat ile ilgili bütün bilgileri iyi bilmeli,

6.Hacamat malzemeleri hijyenik ve temiz olmalı, tek sefer kullanıp imha etmeli,

7.Hacamat esnasında bayılma, fenalık geçirme, kan tutması gibi durumlarda panik yapmamalı, nerede nasıl hareket edeceğini iyi bilmeli, ilk yardım bilgisi olmalı,

8. Hacamat malzemeleri tam ve eksiksiz olmalı, tansiyon aleti vb. aletleri olmalı,

9.El hassasiyeti olmalı ve hacamat noktalarını iyi bilmeli,

10.Erkek haccam kesinlikle bayanlara yapmamalı (mahremi müstesna),

11.Bayan haccameler de kesinlikle erkeklere yapmamalı

12.Göz sorunlar veya parkinson, epilepsi gibi rahatsızlıkları olanlar haccam olamazlar,

13. Unutulmuş bir sünneti ihya ve insanlara faydalı olma niyetinde olmalı ve bu işi usulüne göre ehlinden öğrenmeli




GÜNLÜK HAYATTA KULLANDIĞIMIZ GIDA VE İÇECEKLERDE BULUNAN TOKSİNLERİN 4 ANA KAYNAĞI VARDIR.

1.TARIMDA KULLANILAN KAYNAKLAR"

Yapay,kimyasal,gübre kullanımı,zehirli böcek ilaçları,fabrikalardan çıkan atıklar ve dumanlar.

2.HAYVANCILIKTA KULLANILAN KAYNAKLAR"

Çiftlik hayvanlarında kullanılan büyüme organizatörü hormonlar,antibiyotikler ve enjeksiyon ilaç aşılarının kullanımı,buna bağlı olarak et,süt,yumurta gibi hayvansal ürünler,doğallığından uzaklaşmıştır.

3.KONSERVELER"

Koruyucu,renklendirici,yapay tadlandırıcılar,yapay mayalar ve bunların ambalajları.

4.SU KİRLİLİĞİ"

İçme suyunda kullanılan aşırı klor ve çok ağır metal içeren yeraltı suları.

<SONUÇ>TOKSİNLER VÜCUTTAKİ DOLAŞIMA KATILARAK HÜCRELERİN,KAN DAMARLARININ VE VÜCUT ORGANLARININ FONKSİYONUNU BOZARAK VÜCUDUN METABOLİZMASINDA BİRİKİME YOL AÇMAKTADIR.SORUN ÇÖZÜLMEZSE DOĞAL OLARAK ORTAYA DEĞİŞİK HASTALIKLAR ÇIKACAKTIR.



NEDEN HACAMAT
Vücuttaki tüm toksinler ve pıhtılaşmış kanlar,cildin üst tabakası olan kılcal damarlarda birikir.

Toksinler ve deri altına yuvalanmış olan pıhtılaşmış kanlar <HACAMAT>yolu ile dışarı atıldığında vücut son derece fayda görür.

Düzenli olarak hacamat yaptıran insanlar toksinler ve metabolik atıklardan kurtulmuş olurlar.

Vücüdun ürettiği doğal ve faydalı maddelerin artmasına, ağrıların azalmasına hatta yok olmasına sebep olur.

Vücuttan toksinli maddelerin çıkması sebebiyle yeni kan üretme mekanizmasının ve lenfatik sistemin harekete geçmesine sebep olur.

Hacamat Peygamber [ SAV ]Efendimizinde özellikle tavsiye ettiği bir uygulama şekli olması nedeniyle insanların ilgisini çekmektedir.

Kılcal damarlardaki tıkanıklığı açar.Kan ve dokulardaki,gaz ve toksinlerin atılmasını sağlar

Uygulanan bölgeye bağlı,damarlardaki kan akışını canlandırır,besin oksijen dokulara rahat ulaşımı sağlar.Çünkü hastalıkların yaklaşık yüzde 70 i organlara düzenli olarak kan ulaşmamasından kaynaklanır.

Kaslardaki ödemi çözer,bağışıklık sistemini kuvvetlendirir.Vücuda direnç kazandırır.Hareket konuşma ve hafızanın düzelmesi için beyni canlandırır.

Vücuttaki refleks noktalarını uyararak beynin dikkatini hasta organa çekmek ve vücuttaki diğer organların gerekeni yapması için emir vermesini sağlar.

Kaygı bozukluğu depresyon ve korkulara karşı etkilidir,tansiyonu dengeler,büyü ve sihre karşı etkilidir.Ağrılı çıbanlar, kistlerde ve tümörllerde faydalıdır.Yaralanma ve incinmede etkilidir.Vücuttaki enerji ve canlılık yollarındaki akımı düzeltir.

Başta migren olmak üzere,yüksek tansiyon,şeker,baş ağrısı,bel ve boyun ağrıları,romatizma, eklem romatizması,unutkanlık, dikkat dağınıklığı,beyin damar tıkanıklığı,kalp damar tıkanıklığı,karaciğer yağlanması,böbrek rahatsızlıkları,adet düzensizlikleri,depresyon olmak üzere her türlü kanla alakalı rahatsızlıkların tedavisinde en mükemmel bir şekilde sonuç alınmaktadır.

Sırttan alınan kan vücutta dolaşım sistemini rahatlatır.Zira sünnet olarak tavsiye edilen bölge tüm dolaşımın uğrak noktadsıdır.Beynin gözün vs baştaki organların fonksiyonlarını artırır.

Ağrıları giderir,bilhassa boyun tutulmaları,kulunç ağrıları ve kireçlenme ağrıları gibi.Psikolojik bir takım rahatsızlıklarda sinir sistemlerini rahatlatır.Herhangi bir yerdeki tıkanıklıkları açar.

Hacamat olan kişilerin anlama ve anlayış kabiliyetleri artar.Çağımızın hastalığı olan depresyonun etkilerini azaltır,



Gerekli hijyen kurallara uyulduğu takdirde mükemmel sonuçlar vermektedir.



ÇOCUKLARDA HACAMAT

Çocuklara hacamat yaptırır mı?

Evet yaptırabilir.

Hacamat yaptıran kişiler kadın, erkek, çocuk olarak ayrılmamalıdır.

Zira; insan bedenindeki rahatsızlıkların kadın, erkek veya çocuk ayrımı yoktur.

Rahatsızlık veya hastalık tüm insanlar için geçerlidir. Bu nedenle erkekler hacamat yaptırdığı gibi, bayanlarda hacamat yaptırabilir.

Kısaca; Hastalığına şifa arayan herkes hacamatı yaptırabilir.

Çocuklar için hacamat alt sınırı teorik olarak 2 yaş olarak belirlense de Malezya Endonezya gibi müslüman ülkelerde 45 günlük bebeklere dahi uygulandığı, ve hacamat yapılan bebeklerde akıtılan 2-3 damla kan dahi gece ağlama ve huysuzluk kalktığını ve daha rahat uyuduklarını belirten aileler çoktur.

Hacamatın en fazla fayda gösteren ve tesir edeni çocuklara yapılanıdır. İranda kermenşah tıp fakultesinde 1 Yaş üzeri 10 yaş altı 4 bin denekden Üç bin çocuğa yapılmış hacamattan yola çıkan araştırmalar şu sonuçları ortaya koymuştur; diğer 1,000 çocuk hacamat yapılmamış aradaki fark şöyle gözlemlenmiştir.

1- Hacamat yaptırdıktan sonra çocuklar çok daha az soğuk algınlığına ve gribal enfeksiyon hastalıklarına yakalanıyor ve bağışıklık sistemleri güçleniyor. Bu yetişkinler içinde geçerlidir.
2- Huysuzluk, hareket bozuklukları, asabiyet, agresif ve ters hareketleri en aza inmektedir.
3- Hızlı büyüme, boy ve kilo artışı çocuklarda görülmektedir.
4- Yemeğe karşı iştahları artar.
5- Çocuklarda ve ergenlerde konsantrasyonları artırıp, öğrenmeleri, zekâları ve hafızaları güçlenir.
6- Ergenlikte cinsel yönden buluğa erme buhranını daha kolay kılar ve sakin bir şekilde seyretmesini sağlar.
7- Daha güzel ve mutlu bir yüz, cilt ve saç kazandırır.

8- En önemlisi ailelerin sürekli şikayet ettiği ne verirsen beğenmeme veya huysuzluk diye tabir edilen sürekli mutsuz çocuklarda çok tesirlidir.

9- Kafadan ve kulak arkasından hacamat olan çocuklarda yaşıtlarına göre derse olan ilgileri ve öğrenme hızında çok artış gözlenmiştir.

10- Kardeşleri kıskanma veya oyuncakları paylaşmama gibi huysuzluklar tamamen kalktığı gözlemlenmiş, yaşlarına göre daha olgun tavırlar sergiledikleri görülmüştür…

11- Altına ıslatma problemleri olan çocuklarda %92 oranında başarı gözlemlenmiştir. Bunlardan %83 oranı tamamen altına ıslatmayı bırakmış, küçük bir oran ise çok az veya nadiren ıslatma huyu kalmıştır.

Hacamat tek başına çocuklarda takriben 43 hastalığı kesin tedavi eder. (Bu hastalıklardan bazılarının henüz kesin tedavisi bulunamamıştır). Örneğin: sinüzit, alerji, iştahsızlık, gece altını ıslatma, boy kısalığı ve surattaki sivilceler gibi…
VÜCUTTA HACAMAT YAPILAN NOKTALAR



Hacamatta en faydalı noktalar:
1-    En faydalı yer Kâhildir (İki kürek arasının 10 cm üstü).
2-    Sonra Ehdeayn (2 kulak arkası).
3-    Sonra kalbin arkasıdır (Şeytanın vesveselerine karşı kalbin arkasından yapılan hacamat çok faydalıdır.)
Kafa arkası (can kurtaran): Ruh hastalıklarına, psikolojik problemlere, kulak ağrısı ve çınlamasına, baş ağrısına ve dönmesine, yara, egzama, uçuk, sedef ve saç dökülmesine, göz ve göz kapakları, ağız, diş, diş et­leri ve burun hastalıklarına iyi gelir. Yeni başlayan katarakt için çok faydalı, fakat eski katarakt için zararlıdır.
Ense çukurunun altı (boyun): Göz ve göz kapağı hastalıklarına (arpa­cık, göz kapağı ağrıları ve ödemi), ağız kokusuna, diş ve diş eti hasta­lıklarına, tiroid ve lenf bezi hastalıklarına,
  • Kulak altı ve biraz arkası: Kulak, burun, boğaz ve göz hastalıklarına, ön dişler ve köpek dişlerine, baş ağrılarına, karaciğer ve safra kesesi san­cılarına, baş titremesine
  • Omuzlar: Akciğer hastalıkları ve yüksek tansiyon, baş ağrısı ve baş dönmesi, kepek, saç dökülmesi, boyun kireçlenmesi ve fıtığı, kol-omuz ağrıları, hormon dengesizliğine,
  • Kürek kemikleri arası (tam ortaya değil, biraz yukarı): Akciğerler, kalp, pankreas ve safra kesesi hastalıklarına
  • Kürek kemikleri altı: Bel ağrısına ve bel fıtığına, karın ağrısına, mide ve karaciğer hastalıklarına
    • Bel: İdrar tutamama, bel ağrısı ve fıtık, böbrek ve kadın-erkek hastalıklarına
    • Kuyruk sokumu: Prostat ve fil hastalığına, basura, adet düzensizliğine çok iyi gelir
    • Dizlerin üstü ve altı, iç ve dış kısımları: Diz ağrısı ve diz hastalıklarına, adet düzensizliğine, basur, varis, baldır ve ayak yaralarına, mide, karaciğer, safra kesesi ve böbrek rahatsızlıklarına,
    •    Baldırlar (arka kısmı): Yüksek tansiyon, sedef, fil, idrar yolları ve böbrek hastalıklarına, baş ağrısına, baldır ve ayak ağrılarına ve buralardaki yaralara,
      • Ayak bileği dış kısmı: Siyatik ağrılarına, varis, gut ve fil hastalıklarına
      • Ayak bileği iç kısmı: Adet düzensizliği ve basura çok iyi gelir.
      • İki çukurdan yani ense çukuru ve bıngıldaktan (kafa tepesi çukuru), ha-camat yapılmaz. Yapılırsa, unutkanlığa hatta deliliğe sebep olabilir. 
      • Kafa arkasından, ense çukurunun altından (boyun), kulak arkası bölgelerden sık hacamat yapılmaz. Görmenin zayıflamasına sebep olabilir. Bu durumda hacamat ilk 2-3 defa 2 hafta ara ile, sonra ayda bir yapılabilir.
      Bir insan bünyesine, dayanıklılığına ve vücudunun kan oranının azlığına yada çokluğuna göre 1 yerinden, 4 yerine kadar aynı anda hacamat olabilir.
    • Hacamat “Tarama Hacamatı” şeklinde yapılacak ise sırayla yukarıdaki şekilde belirtilen bölgelerdeki noktalardan belirli aralıklarla hacamat yapılır.


    • HACAMAT (KUPA TERAPİSİ) KİMLERE YAPILMAZ?

      • Hacamat çok ihtiyar ve zayıf kişilerde,
      • Kalp Yetmezliği olanlarda,
      • Kalp pili takılmış olan kişilerde göğüs hizasında yada yakın noktalardan
      • Bir yeri kesildiğinde kanı durmayan kişilerde,
      • Hamilelerde,
      • Aşırı kansız kişilerde
      • AİDS ve HİV taşıyanlara
      • Tansiyonu çok düşük olan kişilerde
      • Küçük çocuklarda
      • Organ nakli geçirenlere,
      • Diyaliz ve hemofili hastalarına hacamat yapılmaz,
      • Karnı tok ve abdestsiz olanlara hacamat yapılmaz.
      • Dinç ve kuvvetli olanlar hariç, 60 yaşın üzerinde olup da hayatında hiç hacamat yaptırmamış olanlara hacamat yapılmaz.
      • Adetli kadınlara da hacamat yapılmaz. Sebebi:
      1) Abdestsiz olduğu için
      2) Hacamat adet kanamasını durdurur, kanamayla atılamayan kan, rahimde tıkanıklıklar oluşturabilir.
      • Hamile kadınların ve 12 aylık olana kadar çocukların, özel durumlar dışında hacamat yaptırmaya ihtiyacı yoktur. Onlara sadece özel durumlarda hacamat yapılır. Örneğin: suni sancı ve sezaryenle doğan çocuklara, beyin yapısında ve fonksiyonunda bozukluk olan çocuklara, körlük ve şaşılık durumu olan çocuklara, sezaryen veya herhangi bir ameliyat geçirmiş hamile kadınlara.
        Aslında, eskiden yeni doğan bebeğe kuyruk sokumdan hacamat yapılırdı. Hacamatla, doğumda oluşabilen beyin ödemlerini omurganın sıvı dola­şımına çekerek, beynin çalışmasına rahatlık sağlanırdı. Belki bu sebepten eski çocuklar, bugünkü çocuklara nazaran daha rahat uyurdu, uslu, saygılı ve akıllı olurlardı.
      • Düzenli olarak kan sulandırıcı ilaçları kullanan hastalarda (ancak uzman olan haccam tarafından yapılmalı)
      • Çok hassas ve korkan kişilerde kanlı hacamat yerine kansız hacamat yada kuru hacamat olarak bilinen kupa çekme uygulanabilir.
      • Eskiden oluşmuş katarakta ve göz ameliyatından sonra kafa arkasına, ense çukurunun altına ve kulak arkasına özel durumlar hariç hacamat yapılmaz,
      • Bu yasakların bazıları hacamat olanı, bazıları da hacamat yapanı korur. Hepsi de ciddi, önemli yasaklardır. Bu sebepten Hacamatı ehline yaptırmak gerekir.
      • İki çukurdan yani ense çukuru ve bıngıldaktan ASLA hacamat yapılmaz.
      • Kafa arkasından, ense çukurunun altından (boyun), kulak arkası bölgelerden sık hacamat yapılmaz.


Varis Hacamat ve Sülük Tedavisi
  
 Bilindiği gibi zamanla çeşitli damar tıkayıcı sebeplerle (tortu ve toksinler), uzun süre ayakta kalmakla, hareket azlığı gibi sebeplerle kalbe dönen venöz damarda kan basıncı artar ve kan dolaşımı durağanlaşır. Özellikle bacak bölgesi damarlarında kan göllenir, damar cidarı genişler, damarlar kıvrımlı paketler halini alır, içinde pıhtılaşma eğilimli kan oluşur. 

    Bu pıhtılar küçük parçalar halinde koparak beyin ve kalpte enfaktüslere sebep olabilir, hayatı tehdit eder hale gelir. Varis olan bölgede ödem olur, baskı yapar, ağrı olur. Dolaşım daha da bozulur, kısır döngüye girer.
Bu şikayetler giderek artabileceği için damar toparlayıcı, pıhtılaşmayı önleyici ilaç tedavilerine başvurulur (aspirin gibi). Bunlarında çözüm olmayacağı ve ilaçların vücuda verdiği zararlar zamanla görüleceği için cerrahi yollara başvurulur. Ancak bu yol meşakkatlidir ve kesin çözüm değildir, birçok yan etkisi de vardır.
Hacamatla pıhtılaşma ve toksinler dışarı alınmalı, tedavi için Sülük uygulaması ile çözüme gidilmelidir.

   Varisin ileri safhalarında bu tedaviye başvurulursa bile genişlemiş olan damarların daha fazla genişlemesi durdurulur. Pıhtılaşma eğilimi ve damar içi basınç azalır, ağrılar dindirilir, hasta rahatlar.

   Periyodik aralıklarla yapılan düzenli Sülük tedavisi ile varis tamamen durdurulabilir.

  Bu arada kırmızı lahana yemeyi ihmal etmeyiniz.




Hamilelere Hacamat

   İlk defa hacamat yaptıracak anne adayı eğer daha önce hacamat yaptırmamış ise hacamat için doğumdan sonrayı beklemesi daha uygun olur.

   Hacamat her ne kadar korkulacak hiç bir yanı olmasada bazı kimseler Hacamat esnasında heyecanlanmaktadır. Aşırı heyecan anne karnındaki bebeğe zarar verebilir.

  Eğer anne adayı daha önce hacamat yaptırmış, tecrübeli birisi ise Hacamat çok faydalı olur. Hacamat dan sonra anne adayının rahatlığı anne karnındaki bebeğe de şifa olur.

  Hacamat ile alınan kan, sadece deri altındaki atıl kandır. Göbekten kordon yolu ile bebeğin aldığı besinini etkilemez.

  Ayrıca Hacamat annede var olan doğal kortizonu artırır. Doğal kortizon ise bebeğin akciğerlerine ve nefes almasına çok fayda sağlar.

Anne adayının Hacamat yaptırmasının anneye sağladığı bir çok fayda gibi, bebeğin de sağlıklı gelişmesine sebep olur.




Hacamat ile Kabızlık Tedavisi

   Yediğimiz besinler, vücudumuz için gerekli olan enerjiyi doğrudan sağlayamazlar. Önce kana gelip, sonra da hücrelere taşınmaları gerekir.

   Besinlerin parçalanarak kana geçe bilecek hale gelmelerine SİNDİRİM denir.

   Sindirim olayı SİNDİRİM SİSTEMİ tarafından gerçekleştirilir. Kabızlık ise sindirim sistemi ile alakalı en büyük problemlerin başında gelir.

   Kabızlık tedavi edilmediğinde bir çok hastalığa yol açan çok ciddi bir hastalıkdır.

Kabız olan kişilerin enerjileri düşük olur ve aldıkları gıdalardan yeterince faydalanamazlar. Kişi sürekli sitres altında hisseder. Ve hızlı kilo alırlar.

Hacamat Kabızlık tedavisinde çok tesirlidir ancak Hacamat ile Kabızlık tedavisi belli bir noktaya kadardır.

Zira hacamat ile sadece sindirim organlarının özellikle kalın bağırsakla alakalı deri üzerindeki beyin ile iletişimi sağlayan kasları uyarmak sureti ile tedavi edilir.

Burda amaç akupunktur noktaları uyarmak sureti ile metobolizmayı harekete geçirip bağırsak kaslarını harekete geçirmek ve bağırsak tembelliğini önlemekdir.

Kuantum düşünceye göre kabızlığın düşüncesel boyutta yansıması şu şekildedir;
Eski düşüncelerden vazgeçmeyi reddetmek. Geçmişten bir türlü kopamamak. Bazen de cimrilik yapmak.

Çaresi ise; Kendimi geçmişten kurtarırken yenilik, tazelik ve canlılık tüm varlığımı kaplıyor. Hayatın içimden akmasını kabul ediyorum. Diye bu düşüncelerle kendinizi yenilemelisiniz.

Bunun yanında akşam yemekden 30 dakika önce zeytinyagı içmek (asgari 3 ay süre ile her gün) ve 3-5 diş çiğ sarımsak yutmak (ayda 1 kez) sindirim sistemindeki parazitleri temizlemede yardımcı olur. (Sarımsak çiğ olarak çiğnemek çok zararlıdır cacık içinde vs. Beyin hücrelerini öldürür).

Ayrıca kahvaltı öncesi 1 bardak sıcak bal şerbetide kabızlık tedavinde çok faide sağlar.

Kabızlık tedavi edilmediğinde dikkate alınmadığında tümörlerin oluşmasına, bağrsak kanseri başlangıcına yol açar. Ve tedavi dahada zor hal alır.




İltihaplı Romatizma (Romatoid Artrit) ve Hacamat Tedavisi

Romatizmanın temelinde iltihap vardır. İltihapla (enflamasyon) mücadele eden vücudun bağışıklık sistemi elemanları kanda bulunur. Hacamatla bu elemanlar tazelenir ve kanda artar. Karaciğer, böbrek daha iyi çalışır ve sonuçta romatizmanın vücuda verdiği zarar durdurulur. Romatizmal hastalıktan dolayı eklemde oluşan iltihap, aynı zamanda yumuşak doku aralıkları ve kılcal damarlarda de birikir. Dokularda ödem olur, şişer. Kılcal damarlardaki bu birikintiler hacamatla dışarı alınır. İltihaptan dolayı oluşan ödem ve ağrılar hacamatla giderildiği için, hasta büyük oranda rahatlar. Böylece hacamat tedavisiyle romatizmanın zararlı etkileri azalarak hastanın uzun yıllar rahat yaşaması sağlanır.

Hacamat (Cupping terapi) tedavisi tamamlayıcı tıp türüdür ve çok önemli bir tedavidir . Hacamat tedavisi ağrıyı azaltır ve kan dolaşımını artırır. Aynı zamanda vücudun toksinler ve inflamatuar maddelerini ortadan kaldırır, romatoid için çok etkili bir doğal tedavi olup ağrı ve eklem iltihabını azaltır.


HACAMAT NASIL YAPILIR


11 Aralık 2015 Cuma

Hz İbrahim (A.s.)'in ateşe Atılması


Babillilerin bayramı idi. Onların âdetlerine göre; bayram gelir gelmez, küçük-büyük, kadın-erkek, zengin-fakir kim varsa, bayram yerine koşarlardı. Şehirde kimse kalmazdı. O gün, putlara hizmet edenler de bayram yerine gitmeye hazırlandılar. İbrahim'e:
-Sen de gel, birlikte gidelim, dediler.

İbrahim:
-Bugün ben, yıldızlara baktım, rahatsızım gelemem, dedi.

Nitekim Kur'ân şöyle ifade eder:

(İbrahim), yıldızlara bir bakışla baktı,Ve dedi ki: "Ben hastayım."
(Kavminden olanlar), ondan, yüz çevirip gittiler."

[SAFFAT(37)/88-90]

O zamanın halkı, yıldızlara bakarak hareket ederlerdi. İbrahim hasta olmadığı halde onları ikna etmek için, onlar gibi hastalığı ile yıldızlar arasında ilişki kurmuştu.

-Sen gitmiyorsan dışarı çık, kapıyı sıkıca kapayalım, dediler.
İbrahim'de dışarı çıktı. Hizmetçiler de kapıyı sağlamca kapadılar, bayram yerine gittiler.

İbrahim, kavmi gidince dedi ki:

"Andolsun Allah'a, sizler dönüp gittikten sonra, putlarınıza tuzak kuracağım."

[ENBİYA(21)/57]


Ve kendi kendine şöyle söylendi:
-Siz, sağlamca kapasanız da, vallahi ben siz gidince kapıyı açarım. Putlarınızı kırar, paramparça ederim.

Puthane hizmetçilerinden birisi, İbrahim'den bu sözü işitmişti:
-Bu çocuk delidir! Ne söylediğini bilmiyor.

Önem vermeden gitti. O da, bekçiler gözden kaybolunca puthaneye gitti. Kapısını açtı. İçeri girdi. Elinde balta vardı. Putlara baktı, önlerine türlü türlü yiyeceklerin konulmuş olduğunu gördü. Kâfirlerin âdeti şu idi ki, bayram için ne yiyecek pişirirlerse, büyük puta ondan bir pay ayırırlardı. Her putun önüne de, o yemeklerden biraz koyarlardı.

Sonra o yiyecekleri alarak:
-İlâhlarımızın bakışı ile bereketlenmiştir, derlerdi.

Onları saklar, kendileri yerlerdi. İbrahim baltası elinde, putlara şöyle seslendi:
-Niçin bu yiyecekleri yemiyorsunuz? Niçin cevap vermiyorsunuz? Söylesenize! Ama doğru! Yiyemezsiniz! O halde bu halka nasıl ilâhlık edersiniz? dedi.

Baltayı sağ eline aldı. Putlara saldırdı. Balta ile kiminin başını kırdı. Kiminin ayağını kesti. Kimini belinden ikiye ayırdı. Kiminin başını ikiye böldü. Kimisini de yüzüstü bıraktı. Büyük puta ise ilişmedi. Onu, altın bir tahtın üstüne oturtmuşlardı. Türlü mücevherlerle de o putu süslemişlerdi. Baltayı, onun boynuna astı. Sonra dışarı çıktı. Kapıyı, bekçilerin kapadığı gibi kapadı. Dışarıda oturdu, bekledi.

Puthane hizmetçileri geldiği zaman, o hali görünce şaşırıp kaldılar. Feryada başladılar. Hemen, o saatte gidip 'Nemrut'a haber verdiler:
-Putlar kırılmış! Dediler.

"Nemrut" hemen yerinden fırladı. Puthaneye geldi. O hali görünce şaşırıp kaldı. Ve: Dediler ki: "Bunu ilahlarımıza kim yaptı? Muhakkak o, zalimlerdendir."

[ENBİYA(21)/59]

Nemrut hizmetçilere kızdı:
-Bunu yapan kim ise onu bulup, getirin! Dedi.

İbrahim'in:
-Siz gidin. Ben de putlarınızı kırarım! dediğini işiten bekçi, Nemrut'a:
-İbrahim adlı bir gençten, putlarınızı ben kıracağım! diye söylendiğini işittik, dedi.

Nemrut:
-İbrahim'i bana getirin! Eğer bu söz doğru ise, işitenler tanıklık etsinler! Ben onun cezasını veririm! Dedi.
Nitekim Kur'an şöyle der:

"Dediler ki: "Onu, insanların gözleri önüne getirin. Umulur ki onlar, şahitlik ederler."

[ENBİYA(21)/61]
Bir rivayette ,bir sene kıtlık olmuştu. Nemrûd, halkına gıdâ dağıtıyordu. Gıdâ verdiği kimseye de:

“–Rabbin kim?” diye soruyordu. Sıra İbrâhîm -aleyhisselâm-'a gelince O:

“–Benim Rabbim dirilten, hayat veren ve öldürendir!” dedi.

Nemrûd, bu söze öfkelendi. Hazret-i İbrâhîm'e yiyecek vermedi. Ayrıca O'na nasıl bir cezâ verileceği husûsunda avanesini toplayıp onlarla istişâre etti. Henûn  adında bedbaht birisi:

“–O'nu büyük bir ateşte yakalım!” dedi.

Nemrut ne kadar kâfir ise de, iki kişi tanıklık etmeyince hüküm vermezdi. Hem de şöyle düşündü:
-Bu genç, Vezir'in oğludur. Suçlu değilse cezalandırmayalım.
İbrahim'i getirdiler.

"Dediler ki: 'Bunu ilahlarımıza sen mi yaptın ey İbrahim?'"

[ENBİYA(21)/62]

İbrahim:

"Bilakis, onların büyüğü bunu yaptı. Şayet konuşabilirlerse onlara sorun."

[ENBİYA(21)/63]

dedi. Sonra şöyle ilave etti:
-Onlar, söyleyemeyecek olursa, o büyük puta sorun! Bu işi niçin yaptığını, söylesin!

"Sonra başlarını çevirdiler. 'Sen gerçekten bilirsin ki bunlar konuşamazlar!'"

[ENBİYA(21)/65]

dediler. İbrahim, bu sözleri işitince, şöyle dedi:
-Bu putlar, mademki konuşamaz bunu biliyorsunuz, o halde kimseye fayda ve zarar veremeyecek şeyleri niçin ilah ediniyorsunuz?

O zaman putları kıranın İbrahim olduğu anlaşıldı. Nemrut:
-Bunu cezalandırın, işkence edin! dedi.

Bundan sonra da İbrahim, peygamberliğini açığa vurdu. Halkı Hakk'a çağırdı. Babilliler, İbrahim'e:
-Atamızın, anamızın dinini bırakmamızı mı istiyorsun? dediler.

O da:
-Ana ve atalarınız da sizin gibi sapkınlık içindedirler. Çünkü öyle bir şeye tapıyorlar ki, onlara ne faydası ne de zararı vardır! Nitekim Allah (C.C.) şöyle buyurur:

"Biz bu delillerimizi, kavmine karşı İbrahim'e verdik. Biz, dilediğimiz kimsenin derecelerini yükseltiriz. Muhakkak senin Rabb'in, Hakim'dir, Alim'dir."

[ENAM(6)/ 83]

Ve yine Allah (C.C.) şöyle buyurmuştur:

"Onun kavmi, onunla mücadele etti. (İbrahim) dedi ki: 'Allah, beni doğru yola iletti. Siz, O'nun hakkında, benimle mücadele mi ediyorsunuz? Ben, O'na şirk koştuğunuz şeylerden korkmuyorum, ancak, Rabb'imin dilemesi müstesna. Benim Rabb'im, ilmiyle her şeyi kuşatmıştır, düşünmüyor musunuz?'"

[ENAM(6)/ 80]

Nemrut, İbrahim'e:
-Senin İlah'ın ne yapıyor ki bende onu yapayım? dedi.

Nitekim Allah (C.C.) şöyle buyurur:

"Allah'ın kendisine mülk verdiği o kimseyi görmedin mi? Ki o, İbrahim'le Rabb'i konusunda mücadele ediyordu. İbrahim dediği zaman, benim Rabb'im O ki, diriltir ve öldürür. (Nemrut) dedi ki: 'Ben de diriltir ve öldürürüm.'"

[BAKARA(2)/258]

Nemrûd'un huzûruna giren herkes, evvelâ ona secde ederdi. İbrâhîm -aleyhisselâm- ise, secde etmedi. Nemrûd, merak ve hiddetle sebebini sorunca da:

“–Seni ve beni yaratandan başkasına secde etmem!” dedi.

Nemrûd:

“–Senin Rabbin kim?” deyince, İbrâhîm -aleyhisselâm-:

“–Benim Rabbim, dirilten ve öldüren Allâh'tır.” dedi.

Nemrûd:

“–Ben de diriltir ve öldürürüm.” dedi. Zindandan iki kişi getirtti. Birini öldürdü, diğerini ise serbest bıraktı. Sonra da:

“–Bak, ben de bu işi yapıyorum.” dedi.

Lâkin akılsız Nemrûd, diriltmenin rûh vermek; öldürmenin ise rûh almak ol­duğunu bilmiyordu. İbrâhîm -aleyhisselâm-:

“–Benim Rabbim, güneşi doğudan doğdurur. Gücün yetiyorsa sen de batıdan doğdur!” dedi.

Bu hâdise Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle beyân buyrulur:

“Allâh'ın kendisine mülk (hükümdarlık ve zenginlik) vermesi sebebiyle şıma­rıp Rabbi hakkında İbrâhîm ile tartışmaya gireni (Nemrûd'u) görmedin mi! İşte o zaman İbrâhîm: «Rabbim hayat veren ve öldürendir!» demişti. O da: «Ben de hayat ve­rir ve öldürürüm.» demişti. İbrâhîm: «Allâh güneşi doğudan getirmektedir. Haydi sen de onu batıdan getir!» dedi. Bunun üzerine kâfir şaşırıp cevap veremez hâle geldi. Allâh zâ­limler topluluğunu hidâyete erdirmez.” (el-Bakara, 258)




[BAKARA(2)/258]

Nemrut buna cevap veremedi, sustu. O cebbar Nemrut'un dili sanki tutuldu. İbrahim bundan sonra yine halkı İslama çağırdı. Fakat hiç kimse olumlu cevap vermedi. Çünkü Nemrut'tan korkuyorlardı. Nemrut:
-İbrahim'i bir eve kapatınız! dedi.

Bir kapalı yere İbrahim'i kapattılar, bekçiler koydular. Elini, ayağını sağlamca bağladılar. Halktan insaflı, merhametli kimseler onun yanına görmeye gelirlerdi. O da onları, İslama davet ederdi.

İbrahim o hapishanede bu şekilde bir süre kaldı. Bir süre sonra babası Azer öldü. Nemrut'ta, İbrahim'e işkence etmeye ve öldürmeye niyetlendi. Bu nedenle de ateşe atmaya karar verdiler ve şöyle dediler:

"Şayet yapacaksanız, onu(İbrahim'i) yakın! Ve ilahlarınıza yardım edin!"

[ENBİYA(21)/68]

Sonra, Nemrut'un emrince yüksek bir yer yapıldı. Ateş yakılacak yeri çevirdiler. Nitekim Allah (C.C.) şöyle buyurur:

"'(İbrahim) için bir bina yapın da onu ateşe atın!' dediler."




[SAFFAT(37)/97]

Cebrail hemen o anda İbrahim'e yetişti:


Ateşin çevre duvarı yapılıp tamamlanınca,Nemrut emretti. Ateş için odunlar taşındı. Oraya odun götürmek için odun yüklenen develer, odunların İbrahim'i yakmak için taşındığını bildiklerinden, sırtlarındaki yükü yere düşürürlerdi, götürmek istemezlerdi. Bundan ötürü İbrahim, onlara hayır duada bulunurdu. Ancak katır, hırsla ve gönülden odun taşımıştı.İbrahim, katırlara lanet etti. Bu odunlar bir yıl boyu taşındı. İbrahim'in ateşe atılacağının bütün ülkede bilinmesi ve halkın orada hazır bulunması için iş uzatıldı. Beli bükülmüş ihtiyarlar, hastalar sürüne sürüne giderler, dağdan sırtlarında birer, ikişer odun getirirlerdi.

Bizde bir hayırda bulunalım. İlahlarımıza yardım edelim. Onların düşmanını ateşte yakalım, derlerdi. Bu yolda bir yıl tamamlanınca, odunlar bir dağ gibi yığıldı. Sonra bu odunlar ateşe verildi. Öyle bir yanış yandı ki, alevleri gökyüzünü sardı. Daha sonra İbrahim'i zincirlerle bağlı olduğu halde, o ateşe atmaya getirdiler. Nemrut halkı onu görünce sevindiler. İbrahim'i sevenler ise gizli gizli ağlaşır, Allah'a yalvarırlardı.
Bir rivayet veya kıssa duymuşuzdur .Herkes olanca gücüyle ateşe odun taşırken, küçük bir karınca ağzına aldığı bir damla suyla yola koyulmuş. Karıncayı görenler, nereye gittiğini sorduklarında, “İbrahim’in ateşini söndürmeye gidiyorum.” demiş. Etrafındakiler karıncaya alaycı gözlerle bakmışlar ve “Senin gücün o ateşe kadar yürümeye yetmez. Hem ateşe ulaşsan da alevleri gözleri bulan bu ateşi senin bir damla suyun mu söndürecek?” diye sormuşlar. Bahtiyar karınca hepimize ders olacak şu cevabı vermiş: “Bu suyun ateşi söndüremeyeceğini ben de biliyorum. Ama bir Allah dostuna yardım etmenin, böyle bir zamanda safını belli etmenin şerefi bana yetmez mi?”

Bir Hadisde
Ummu Şerik (r.anha)'dan rivayete göre Rasulullah (s.a.v.) , kelerin öldürülmesini emredip , şöyle buyurdu: " O İbrahim (a.s.)'a karşı ateşi üflüyordu".


Sahih-i Buhari Şerhi; İbn Hacer el Askalani: Fethu'l Bari ; C. 7, S: 43

Rasûlullah (s.a.v.) hilde ve haremde öldürülen zararlı hayvanlar gibi buna da fâsıkcık adı vermiştir. Fâsık yoktan çıkandır. Bu hayvanlar da fazla zarar yapmak ve eziyet vermek suretiyle âdeta diğer haşerâtın içinden çıkmışlardır.
İmam Ahmed'in Hz. Âişe'den rivayet ettiği bir hadîste şöyle denilmektedir :
«Aişe'nin evinde dayalı bir süngü vardı. Bu kendisine soruldu da şunları söyledi:
Biz onunla kertenkele öldürürüz. Çünkü Peygamber (s.a.v.) haber verdi ki: İbrahim (a.s.) ateşe atıldığı vakit yeryüzündeki bütün hayvanlar onu söndürmeye çalışmış, yalnız kertenkele istisna teşkil etmiştir. Çünkü o ateşi üfürmüştür. Bu sebeple Peygamber (s.a.v.) onun öldürülmesini emir buyurdu.»
Yine Hz. Âişe'den rivayet olunduğuna göre Beyt-i Makdis yandığı vakit kertenkeleler ateşi üfürmüşlerdir.
Bu hadîsler kertenkelenin fıtratında kötülük olduğunu beyân için vârid olsa gerektir.

Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:

“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kertenkeleye fasıkcık (günahkâr) dedi.”



Müslim 2239/145, İbni Mace 3230, Ebu Davud 5262



Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Herkim kertenkeleyi ilk vuruşta öldürürse ona yüz sevap vardır. Kim de onu ikinci vuruşta öldürürse ona birinciden aşağı olmak üzere sevap vardır. Kim üçüncü vuruşta öldürürse ona da ikinciden aşağı olmak üzere sevap vardır’ buyurdu.”

Müslim 2240/147, Tirmizi 1511, Ebu Davud 5263, İbni Mace 3229, Ahmed bin Hanbel 1/420
Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Kertenkeleyi ilk vuruşta öldüren kimse için yetmiş sevap vardır’ buyurdu.”

Ebu Davud 5264, Müslim 2240/147

Saibe (Rahmetullahi Aleyh) şöyle dedi:

“Bir gün, Aişe (Radiyallahu Anha)’nın yanına girdim ve odasında bir mızrak gördüm. Bunun üzerine Aişe (Radiyallahu Anha)’ya:

–Ey mü’minlerin annesi! Sen bu mızrakla ne yapıyorsun? diye sordum. Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:

–Biz bununla kertenkele öldürüyoruz. Çünkü İbrahim (Aleyhisselam) ateşe atıldığı vakit yeryüzündeki bütün hayvanlar ateşi söndürmeye çalışmış, yalnız kertenkele buna katılmamıştır. Çünkü o İbrahim (Aleyhisselam)’ın üzerine ateşi üfürdüğünü,Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bize haber verdi ve Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bize kertenkeleyi öldürmeyi emretti.”

İbni Mace 3231, Buhari 7/3150, Ahmed bin Hanbel



İbrahim'in ateşe atılmasına gelince, sıcaklığından ötürü kimse yanaşamadı. Ne kadar çalıştılarsa, onu ateşe atamadılar. Aciz kaldılar. Şeytan, İbrahim'in ateşe atılamadığını görünce, hemen, kendisini önemli bir kimse şekline soktu. Önemli bir insan havasında, Nemrut'un karşısına geçti.

Nemrut ona:
-Sen kimsin, ne kişisin? diye sordu.

Şeytan:
-İşittim ki, şu büyücü kimseyi ateşe atmak istemiş, atamamışsınız. Sana onu ateşe atmanın yolunu göstermeye geldim, dedi.

Nemrut:
-Yöntemin nedir, söyle bakalım! dedi.

Şeytan:
-O'nu mancınıklarla atın! diyerek Nemrut'a mancınığın yapılmasını öğretti.

Mancınık yapılınca, Nemrut emretti, İbrahim'i zincirlerle bağlı olarak getirdiler. Mancınığa koyup, atmak istediler. Lâkin mancınıkla da atamadılar.

Tekrar aciz kalınca, yine Şeytan işe karıştı ve şöyle dedi:
-Bir erkekle bir kız kardeş burada çiftleşmeli ki, bunu ateşe atabilesiniz!

Nemrut onun dediği gibi biri kız, biri erkek iki kardeş buldurttu. Açıkta çiftleştirdi.(Buna  Kancıkda denilir)(Not:
Kız ve erkek olan iki kardeşin mancınığın yanında ensest ilişkide bulunarak, ateşe atılmanın gerçekleşmesini sağladıklarıdır. ‘Çin’ ve ‘Gen’ adındaki kardeşlerin cinsel birleşmesinden ‘Çingene’ olarak bilinen bu halkın türediği söylencesi halk arasında bilinmektedir)

Mancınığa konup ateşe atılmak üzere iken de ,
İbrâhîm aleyhisselâm:

“Allâh bize yeter, o ne güzel vekîldir.” diyordu.

Abdullâh bin Abbâs  radıyallâhu anhümâ-'nın rivâyet ettiğine göre İbrâhîm Aleyhisselâm  bu sözü, ateşe atılırken söylemiştir.

Peygamber Efendimiz sallâllâhu aleyhi ve sellem de bu sözü, “Müşrikler size karşı toplandılar, başınızın çâresine bakınız!” denildiğinde söylemiştir. Bunun üzerine Müslümanların îmânları artmış ve hep birlikte: “Allâh bize yeter, O ne güzel vekîldir!” diyerek, Allâh'a karşı eşsiz bir teslîmiyet örneği sergilemişlerdir. (Buhârî, Tefsîr, 3/13)

İbrahim sonra mancınığın içine konuldu ve ateşe atıldı. İbrahim mancınıktan fırlatılınca, havada ateşe doğru ilerlemeye başladı. 


Allah (C.C.), Cebrail'e emretti:
- Yetiş! İbrahim havadayken tut!

Ona: "Ben Cebrail'im de! Benim yapabileceğim bir dileğin var mı? diye sor", dedi.

-Ey İbrahim! dedi. Ben Cebrail'im! Allah'ın emriyle sana geldim. Benden ne dilersen dile!

İbrahim:
-Benim dileğim, Allah'adır, sana değildir. Ben O'nun kölesiyim! Ateş de O'nundur! Nasıl dilerse öyle yapsın! Dedi.

İbrahim, Allah'tan başka kimseden yardım dilemeyerek:
-Ben sadece Allah'tan yardım isterim dediği için Allah (C.C.), ona, "Halilim"(dostum) dedi ve adı "Halilullah"(Allah'ın dostu) oldu.

Allah, o zaman ateşe şöyle emretti:

"Biz söyledik: 'Ey ateş, İbrahim'in üzerine soğuk ve selâmet ol!'"

[ENBİYA(21)/69]
 Bu kurtarma olayi Kur'an-i Kerim'in Enbiya suresinde bildirilmistir : 
« Ey ates ! Ibrahim icin serinlik ve esenlik ol» dedik. Böylece ona bir tuzak kurmak istediler, fakat biz onlari, daha cok hüsrana ugrayanlar durumuna soktuk » 


Ve İbrahim ateşin ortasına düşünce, ateş dört yana çekildi. Ateşin ortasında bir yer açıldı. Güzel bir pınar çıktı. Çevresi yeşillendi. O da geldi pınarın yanına oturdu. Ayağındaki zincir bağları çözüldü.

Nemrut yüksek bir saray yaptırmıştı. O sarayın üstüne, ağaçtan yüksek bir sedir yapılmasını emretti. O yüksek yere çıkarak, ateşi görmek istedi.

Hem de şöyle dedi: 
-İbrahim'in ateş içindeki halini göreyim! Acaba yanıp kavruldu mu?

Nemrut, ateşin içine baktı. Ateş ortasında, pınarı ve yeşilliği gördü. İbrahim de sağ olarak pınarın yanında oturuyordu.Nemrut bu hal karşısında şaşırdı kaldı.

-Ey İbrahim! diye bağırdı.

O da:


İbrahim'de:
- Ey Allah'ın düşmanı! Ne diyorsun? diye cevap verdi.

Nemrut: 
-Bu ateşi senin için kim böyle yaptı? diye sordu.

-Ateşi Yaratan! dedi.

Nemrut:
-O Yaratan'ın hakkı için ateşin içinden dışarı çık. Seni göreyim! dedi.

İbrahim kalktı. Ateşin içinde yürüdü. Nereye ayak bastıysa, o yerdeki ateş sönüyor, orası çimenlik oluyordu. Bu suretle İbrahim, dışarı çıktı, durdu.

Nemrut:
-Ey İbrahim! Sana ne söyleyeyim! Senin yüce bir Rabb'in varmış. Şimdi dileğim, senin Rabb'ine konukluk etmektir! dedi.

İbrahim:
-Benim Rabb'imin konukluğa ihtiyacı yoktur, dedi.e

Nemrut:
-Ben onu konuklasam gerek! dedi. Bin at, bin deve, koyun, sığır ve kuşları; yani sultanları konuklamaya yarar şeyleri getirdiler. Hepsini, İbrahim'in Rabb'ine karşı kurban ettiler. Ancak Allah (C.C.) hiçbirisini kabul etmedi.

Nemrut kurbanın kabul edilmediğini anlayınca, İbrahim karşısında mahcup oldu. Bu utançla, İbrahim'in yüzüne bakamadı. Üç gün sarayına kapandı. Nemrut, halkın kendisinden yüz çevirmesinden korktuğu için sabırsızlandı. Saraydan dışarı çıktı, hemen adamlarını dört bir yana mektuplar yazarak yolladı:
-Çabucak ordular gönderin! Tamamen silahlansınlar. Gök Tanrısı ile savaş etsem gerek! dedi.

Yüz bine yakın talimli asker Nemrut'un önünde toplandı.

Sonra Melek, Nemrut'un yanına varıp:
-Ey zavallı, senin gibi bir biçareye asker ne gerek! Yüce Allah, yarattığı en küçük bir kuluna emrederse, seni de, askerini de yok eder!" dedi. Yüzünü göğe yöneltti:
-Ya Rabb'i, Sen bu tağutun neler söylediğini bilirsin. Bunun helakini, sana havale ediyorum!" dedi.

Yüce Allah, yaratıklarının en zayıfı olan sivrisinek ordusuna emretti. Akın akın geldiler. Nemrut ordusundaki askerin yüzlerine, gözlerine üşüştüler. Sivrisineğin çokluğundan askerler birbirlerini görmezlerdi. Her adamı ve atını ısırdığında, acısı dayanılmaz olurdu. Bu acıyla hayvanlar şaha kalkar, canının acısından askerleri yerlere fırlatırdı. Böylece bu zalim ordu, perişan oldu.

Nemrut, yapayalnız kaldı. Kaçıp, sarayına girdi. Kapıları sağlamca kapattı. O beladan kurtuldum sandı. Fakat YüceAllah (C.C.), sineklerin en zayıfına emretti. Öyle ki bir gözü kör, bir ayağı topaldı. Baca deliğinden içeri girmiş,Nemrut'un dizi üstüne konmuştu. O, onu tutup öldürmek istedi. Sinek uçtu, yüzüne kondu. O da onu, yüzünden kovmak istedi. Sinek yine uçtu, onun burnunun içine girdi. Oradan beyninin içine kadar yürüdü. Azar azar beynini kemirmeğe başladı.

Nemrut iki eliyle yüzüne, gözüne vuruyor, acısını bir parça dindirmek istiyordu. Sinek, ona o kadar işkence ediyordu ki, ne zaman başını sallasa, sineğin kemirişi diniyordu. O da o zaman rahat ediyordu. Eğer başına bir şeylerle vurmazlarsa, sineğin beynini yemesi yine devam ediyordu. O zaman Nemrut'un feryadı göklere çıkıyordu.

Sonunda başına vuracak bir görevli gerekti. Tokmaklar hazırlandı. Nemrut'un yakınlarından, nöbetle onun başına vuracak kişiler görevlendirildi. Nemrut, hafif vurandan darılır, kuvvetli vurandan memnun olurdu. İşte kendisini "tanrılaştıran" ve kendi çağının en büyük krallığının başındaki zalimin akıbeti!



Bugün Ş.Urfa'da « Ayn-i Zelika » veya « Halilürrahman » isminde 50x30 m boylarinda bir havuz vardir. Buranin Hz. Ibrahim'in atese atildigi yer oldugu, baliklarin odunlardan meydana geldigi iddia olunmakta ve kimse bu baliklara dokunmamaktadir . 

 Tevrat'ta bu ates olayi hakkinda İbrahim peygamberin yahudilerin soyunun babalari kabul edildigi halde bir bilgi yokturdur.



Allâh Teâlâ, İbrâhîm -aleyhisselâm-'ın meleklerden bile müstağnî davranıp bütün talebini Hakk'a yöneltmesinden râzı olmuş, O'nu Kur'ân-ı Kerîm'de:

“Sözünün eri olan (ahdine vefâ gösteren) İbrâhîm.” (en-Necm, 37) âyet-i kerîmesiyle senâ etmiştir.

Yine Cenâb-ı Hak, O'nu:

“Rabbi O'na «Teslîm ol!» deyince, derhal « (Bütün varlığımla) Âlemlerin Rabbine teslîm oldum!» dedi.” (el-Bakara, 131) âyet-i kerîmesi ile de, teslîmiyet timsâli olarak takdîm ve taltîf etmiştir.


Kur'an-i Kerim'de buyuruluyor ki : « (Oradan kurtulan Ibrahim :) Ben Rabbime gidiyorum. O bana dogru yolu gösterecek » . Böylece Hz. Ibrahim küfür diyarindan hicret ederek Sam'a gidiyor . Hicret ederken de, « Ey Rabbimiz, ancak sana tevekkül ettik ve (taatle) sana yöneldik ve ahirette de dönüsümüz ancak sanadir » diye dua ettikleri Mümtehine suresinin 4. ayetinde bildirilmistir . Baska bir rivayete göre Harran'a (Filistin) gittigi rivayet edilir .



Kaynakar: Derleyen By EyyupK

Tarih-i Taberi, çev. M. Faruk Gürtunca, C.1, Sağlam Yy, İstanbul.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...