(Bizi kim diriltir derler. De ki, sizi ilk defa yaratan diriltir. [Alaylı bir tarzda] başlarını sallayıp “Ne zaman” derler. De ki, yakındır.) [İsra 51]
(Ey insanlar, eğer öldükten sonra dirilmekten şüpheniz varsa, [bilin ki] biz, sizi [Âdem'den, Âdem'i de] topraktan, sonra nutfeden [spermadan] sonra alekadan [embriyodan] sonra yapısı belli belirsiz bir et parçasından yarattık. Dilediğimizi belli bir süreye kadar rahimlerde tutarız. Sonra bir bebek olarak çıkartırız, sonra sizi, olgunluk çağına erişmeniz için bırakırız. Kiminiz öldürülür, kiminiz de önceki bilgisinden sonra, ömrünün en verimsiz çağına ulaştırılır ki bilirken bilmez hale gelir. Yeryüzünü de kupkuru, ölü bir halde görürsün; ama biz onun üzerine yağmur indirince, harekete geçer, kabarır ve her çeşit, çift çift bitki bitirir. Bütün bunlar gösteriyor ki, Allah elbette haktır, ölüleri o diriltir ve o her şeye kadirdir. Kıyamet de şüphesiz gelecek ve muhakkak Allah kabirlerdekileri de diriltecektir.) [Hac 5-7]
(İnsan, kendisinin kemiklerini bir araya toplayamayız mı sanıyor? Evet, biz onu, parmak uçlarına varıncaya kadar bütün incelikleriyle, yeniden yaratmaya kadiriz.) [Kıyamet 3,4]
2/BAKARA-28: Siz cansız (henüz yok) iken sizi dirilten (dünyaya getiren) Allah’ı nasıl inkâr ediyorsunuz? Sonra sizleri öldürecek, sonra yine diriltecektir. En sonunda O’na döndürüleceksiniz.
Bakara, 2:260 – İbrahim Rabbine: Ey Rabbim! Ölüyü nasıl dirilttiğini bana göster, demişti. Rabbi ona: Yoksa inanmadın mı? dedi. İbrahim: Hayır! İnandım, fakat kalbimin mutmain olması için (görmek istedim), dedi. Bunun üzerine Allah: Öyleyse dört tane kuş yakala, onları yanına al, sonra (kesip parçala), her dağın başına onlardan bir parça koy. Sonra da onları kendine çağır; koşarak sana gelirler. Bil ki Allah azizdir, hakimdir, buyurdu.
İzmir’de hazırcevaplılığı ile ün yapmış Çantacı Necmi olarak tanınan Necmi İlgen yine bir sohbetinde bir ateiste verdiği cevabı anlatıyor.
Üniversiteli bir ateist olan, öldükten sonra dirilmeyi ilkel bulan Şinasi ile arasında geçen ilginç diyaloğu Necmi İlgen şöyle anlatıyor:
— Üniversiteli bir gençle tanıştım. Adı Şinasi… ‘Ben öldükten sonra dirilmeyi çok ilkel görüyorum’ dedi. Yani ‘ilkel insanlar buna inanır’ dedi. ‘Böyle bir asırda böyle bir şeye inanılmaz’ dedi. ‘Öldükten sonra toprağa giriyoruz benim nötronlarım protonlarım toprağa karışıyor.’
Aklınca beni bu bilgilerle boğacak. ‘Sonra atomlar protonlar topraktan otlara geçecek ve otları inekler, koyunlar ve keçiler yiyecek ve ben onlara geçeceğim ve onlarda vazife görmeye devam edeceğim’ dedi. ‘Eğer birine kendini dinlettirmek istiyorsan önce dinleyeceksin daha sonra kendini dinleteceksin’ dedim.
Eğer sen karşıdakini dinlemezsen kendini karşındakine dinletemezsin.
Şinasi’ye sordum ‘kaç yaşındasın’ diye. ‘25’ dedi. ‘Şinasi peki 26 yıl önce nerdeydin’ dedim. O da ‘yoktum bilmiyorum’ dedi. ‘Vardın’ dedim.
Şinasi’ye ‘baban önce ıspanağı yedi; ineğin sütünü içti; koyunun köftesini yedi; keçinin pastırmasını yedi ve babanın kanında sen dolaşmaya başladın ve annene geçtin. Annen yedi koyun etini, kayseri pastırmasını, içti sütü, Amerikan kahvesini içti ve sen doğdun’ dedim.
‘Bu kadar dağınık yerlerden seni dağıtıp yeniden toplayan Allah seni yine dağıtıp toplayamaz mı’ dedim. Bir işi bir defa yapan Allah ikinci defa daha aynı işi yapması daha kolay olur. Zaten onun için her iş çok koladır. Şinasi’ye ‘şimdi anladın mı’ dedim ‘anladım hocam’ dedi.
‘Ben bu soruları hocalarıma soruyorum’ dedi. ‘Bana gavur diyorlar’ dedi. ‘Sana gavur diyen bu durumda yobaz oluyor’ dedim Şinasi’ye.
Bir insan aklının var olduğunu söyler fakat ona denseki: Sen aklının var olduğunu söylüyorsun ve buna inanıyorsun bize aklını gösterir misin?
O insan aklının var olduğuna inanır fakat göstermeye gücü yetmez...
Askere giden insan bilir komutan veya çavuş tek düdükle 1 eri yat kalk sürün yaptırır,Aynı komutan 1 tabur askeride aynı düdük hareketiyle de bütün tabura yat kalk sürün yatırır ,o komutan o erleri kendine alıştırmış, O erleri eğitmiş yada başka bir deyişle evcilleştirmiştir. İşte atom çağındayız kardeşim o her bir eri atom zerreciği olarak düşündüğünde her biri Allah'ın emrine musahhar kılınmış bir er hükmündedir.O kendine alıştırdı her zerreye isteğini yaptırıyor. Kuran ayetlerin de her şeyin bir ölçüsü olduğu söyleniyor periyodik tabloya baksan aynı atomlarda oluşup farklı proton sayısıyla farklı elementler oluşturmakta her biri ölçüyle dizilmiş.
Gelelim ayetler ilk yaratılmada bizler doğaya serpiştirilmiş bir atomlardık yani ölü gibiydik sonra toplatıldık ana rahmine yerleştirildik diriltildik sonra tekrar atomlarımız dağıtıldı tıbki bir gübre gibi sonra tekrar toplatılacağız. Allah o kendine alıştırdığı atomları toplamaya dağıtmaya muktedirdir.
Şimdi gelelim bu ayetlerde başka başka şeyler varmı inceleyelim bunun üzerinden;
Kardeş bak bu ayette sen cep telefonun veya diğer elektronik aletlerin icadını ve transistör kondansatör mikro işlemci vb. elektronik devre elemanlarının icadının yazdığını görebiliyormusun ben görebiliyorum .Çünkü o atom zerreleri evcilleştirilmiş bir er hükmündeydi öyle değilmi.Bak bir kısmını insan oylunu idresine nasıl veriyorda kontrol edip ona istediğini yaptırabiliyorsun.
Bak cep telefonunun dokunmatiğine dokunduğun anda kaçtane atoma bunu yap şunu yap diye emir veriyorsun transistörler kondansatörler işlemci ve programlama diliyle ne yapacağını ona emir veriyorsun.Yukardaki ayette kuşları kendine alıştırmayı bu dokunmatik telefonlarla karşılaştır bakalım senin basit düşündüğün o hikmetli sözlerde görülmeyeni görebiliyormusun.
Kuranda Ezan yoktur diyen varsa yukarda anlattıklarımı okuduktan sonra Rabbimizin basit bir uslupla değil ötenin ötesini gösterecek üstün bir zekayla ayetleri sıraladığını göreceksiniz.
Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah’ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır.
62/CUMA-9
Ayrıca Rabbim leş haramdır deyip bütün hayvanların isimlerini tek tek kitapta yazması ne kadar abes olur ayrıca onun o onsuz ilmiyle niye yazmamış dememiz ne kadar abes .Senin evine gelsem desem ki Alper niye bu televizyonu buraya koymadın bunu buraya koyalım çamaşır makinasını niye buraya koymadın desen seni iki dakika sonra beni evden kovarsın be.
Bulaşıcı hastalıklar (ellerden geçtiği)
"Başınıza her ne musibet geldiyse, kendi ellerinizin kazanmasıyladır."(Şura Suresi 30)
Mikrop (dabbe) (Televizyon manasında da kullanılabilir)
"Yeryüzünde yaşayan bütün canlıların (her dabbenin) rızkı ancak Allah'a aittir." (Hud, 6)
“Her canlının (dabbenin) dizgini Allahın elindedir.” (Hud, 56)
"Allah her canlıyı (dabbeyi) sudan yaratmıştır. Bunlardan kimi karnı üzerinde sürünür, kimi iki ayakla yürür, kimi de dört ayakla yürür. Allah dilediğini yaratır. Allah, şüphesiz her şeye kadirdir." (Nur, 45)
Kuran'da 27.sure olan "Neml" Arapça'da "Karınca" demektir. Karınca en küçük hayvanlardan birisidir hatta 0,5 mm uzunluğunda türleri bile vardır. Kuran indirildiğinde Mikroskop keşfedilmemişti ve mikrop diye bir kelime yoktu. Fakat Kuran-ı Kerim, karıncadan daha küçüklerin de olduğuna işaret ediyor.
Arapça'da mikrop kelimesini oluşturan m-k-r-v-b harfleri tüm Kuran'da sadece 27:8 numaralı ayette normalden farklı olarak (soldan sağa) geçiyor. Bazı müfessirler de Neml suresinde bahsedilen Dabbe isimli varlığın bir çeşit mikrop olabileceğini öne sürmüşlerdir.(27:82) Mikrop, bakteri ve virüslere verilen genel bir addır. 1675 yılında mikroskobun keşfinden sonra bilim adamlarının bu canlılara mikrop ismini takacağını, Kuran yüzyıllar öncesinde haber vermiş olabilir.
TELEVİZYONUN İCADI VE 1927 YILI
Televizyon yayınları ışık hızındaki elektromanyetik dalgaların evlerimize kadar ulaşmasıyla gerçekleştirilmektedir. Televizyon dalgaları öylesine hızlıdır ki kilometrelerce uzaklıktan aynı saniye içerisinde görüntü nakli yapılabilmektedir. Kuran'daki Neml suresinde Süleyman Peygamber'in farklı bir ülkede bulunan kraliçenin tahtını aynı saniye içerisinde mucizevi bir biçimde getirttiği anlatılır. Bu ayet ilk bakışta bize teleportasyon (ışınlama) veya görüntü naklini (televizyonu) anımsatmaktadır.
Bu olayın anlatıldığı Neml suresinde bazı harflerin gizli bir biçimde yan yana gelip TELEVİZYON kelimesini oluşturduğunu görüyoruz. Televizyon kelimesini oluşturan harfler tamda Hz.Süleyman'ın bu surede isminin geçmeye başladığı ayetlerde yan yana dizilmiş durumdadır. (17.ayet)
"Yanında kitaptan bir ilim olan kimse ise: "Gözünü açıp kapamadan ben onu (tahtı) sana getiririm" dedi. (O anda Süleyman) onu (tahtı) yanıbaşına yerleşmiş olarak görünce..." (40.ayet)
Ayrıca Neml suresinin bu ayetleri 19.cüzdedir ve Neml 27.suredir. Bu sayılar birleşince 1927 yılı ortaya çıkıyor.Televizyon tarihinde 1927 yılında ilk defa uzak mesafeli yayın yapıldı (700 km) 1926 yılında yapılan yayın bu kadar uzak mesafeye ulaşamamıştı. (Neml 55.ayetten sonrası 20.cüzdür fakat bizim bahsettiğimiz ayetler 19.cüzdedir)
Televizyon kelimesi Türkçe, İngilizce, Arapça ve farklı dillerde hemen hemen aynı şekilde yazılıp okunmaktadır.(Fransızca ve İngilizce'de Television) Televizyon kelimesini oluşturan bu harfler normalden farklı olarak ayette soldan sağa yanyana geliyor.(Diğer şekilde bu harfler tüm Kuran'da sağdan sola hiç yan yana gelmiyor)
KAN GRUPLARI YAZIYOR MUYDU?
Kan gruplarının keşfi tıp tarihi açısından çok önemli bir gelişmedir. Kuran'ın indirildiği dönemlerde kimse kan gruplarından haberdar değildi fakat ayetlerde kan gruplarına yönelik bazı işaretler olduğunu düşünüyoruz. Bildiğiniz gibi en çok kullanılan kan grubu antijenleri tüm dünyada O-A-B harfleriyle gösterilir.Halk arasında sıfır olarak bilinen grup aslında o harfiyle gösterilir doğrusu bu şekildedir.
KABE VE HARİTA MUCİZESİ
Kabe (Beyt) kelimesi Kuran'da farklı ayetlerde geçer fakat ilk geçtiği ayet 2:125 numaralı ayettir. İlginçtir ki modern haritalarda Kabe ve Mekke enlemi de 21° 25′ olarak gösterilir (21 derece 25 dakika) Yani Kabe'nin ilk geçtiği ayetin numarası gelecekte Kabe'nin hangi enlemde olacağını haber vermektedir.(2-1-2-5)
Harita sistemleri ve Enlem-Boylam numaraları yeni keşfedilmiş olmasına rağmen Kuran, yüzyıllar önce bu sayılara işaret ediyordu. İnsanlığın gelecekte haritaları bu sistemle hazırlayacağını önceden haber veriyordu. Üstelik Amerika'nın bile keşfedilmediği yani haritalarda yer almadığı bir çağda haber veriyordu.
Ayrıca Hac suresinin Kuran'da tam 22.sure olması da 21 ve 22.enlemler arasında yer alan Mekke ve Kabe'nin coğrafi konumuna yönelik mucizevi bir işaret olabilir.
İsterseniz sizin adınıza google eart resmini buraya bırakıyorum
Atom
“Ne göklerde ne yerde, Allah'ın ilminden, bir zerre ağırlığınca bir şey kaçmaz. Bundan (zerreden) daha küçük ve daha büyük hiç bir şey yoktur ki, hepsi muhakkak kitapta apaçık bulunmasın.» [677]
Görülüyorki şu iki ayette bahsi geçen zerrenin, yâni atomun daha da küçüğü vardır. Yukarda da izah olunduğu üzere, atomun parçası denen bu varlığın elde edilmesiyle. atom enerjisi bulunmuştur.
[677] Sebe: 34/3.
Demirin atom numarasıyla ilgili
Andolsun ki elçilerimizi açık kanıtlarla gönderdik ve onlarla birlikte kitabı ve ölçüyü indirdik ki insanlar adaleti ayakta tutsunlar. Ve demiri de indirdik. Onda zorlu bir kuvvet ve insanlar için yararlar vardır.(Hadid 57:25)
Hadid demir demektir
Sure Besmeleyle beraber 26 ayettir buda demirin atom numarası 26 verir
Demirin izotop sayısı 57 dir buda surenin numarası 57 yi verir.vb gibi örnekler araştırılmaya muhtaçtır.Ayrıca bu surede bütün elementlerin periyodik tablodaki atom numaraları verilmiştir örnek hadid suresinde 1.ayette f harfine kadar olan kelime sayısı 9 kimyada flor elementi f ile gösterilir atom numarası 9 dur.Arapça O elif olarak yazılır hadid suresi 1.ayette 8 harf elif yani periyodik tablodaki oksijeni simgeler atom numarı 8 dir.hadid suresi 13 ayette zr kadar 40 harf bulunmakta zirkonyum elenmetine denk gelmekte.Vb gibi örnekler kardeşim işte elementler.
Atmosfer
Sizin için yerde olanların tümünü yaratan O’dur. Sonra göğe istiva edip de onlarıyedi gök olarak düzenleyen O’dur. Ve O, herşeyi bilendir. (Bakara Suresi, 29)
Sonra, duman halinde olan göğe yöneldi… Böylece onları iki gün içinde yedi gökolarak tamamladı ve her bir göğe emrini vahyetti… (Fussilet Suresi, 11-12)
Dünya atmosferinin üst üste dizilmiş farklı katmanlardan meydana geldiği bilinmektedir.19 Kimyasal içerik veya hava sıcaklığı ölçü alınarak yapılan tanımlamalarda, Dünya’nın atmosferi 7 katman olarak belirlenmiştir
Basınç la ilgili ayetler
"Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık, onlar ise bunun ayetlerinden yüz çevirmektedirler." (Enbiya Suresi, 32)
İki deniz bir değildir. Birinin suyu tatlı ve kolay içimlidir; diğeri tuzlu ve acıdır. Herbirinden taze balık eti yersiniz, takındığınız süsler çıkarırsınız. Allah'ın lutfuyla rızık aramanız için gemilerin onu yararak gittiğini görürsün. Belki artık şükredersiniz. [Fâtır Suresi: 1
İki suyun birbirine karışmaması ve gemilerin burada Rabbimin izniyle gemi (aynı zamanda uçak gemisindende) bahsediyor havanın ve suyun basıncıyla euro dinamik olarak yükseldiğinin söylüyor.
Şimşek , dolu,Kar
“Baksana, Allah bulutları sevk ediyor, sonra onları bir araya getirip üst üste yığıyor. İşte görüyorsun ki bunların arasından yağmur çıkıyor. Allah, gökteki dağlar büyüklüğündeki bulutlardan dolu indirir de onunla dilediğini vurur, dilediğini de ondan korur. Bu bulutların şimşeğinin parıltısı neredeyse gözleri alır!” (Nur, 24/43)
Dağ -bulut-dolu dilediğine kelimeleriyle kimine kar(dağ)-kimine yağmur(ova)-kimine dolu yağdırır manasında kullanılmış yoksa burda gökteki dağ manası niye kullanılsın dolu kullanılması bile burda buz suyla aynı şeyi ifade ettiği gibi karlada ilşkilendirilir.(ayrıca buz kar manasındana kullanılıyor).
Ayrıca dolu olsun kar olsun bulutta ilk çıktığında yağmur çıkar soğuk havayla karşılaştığında kar ve doluya çevirir.
23/Müminun-18. ayetin mealine bakalım:
Biz gökten belli bir miktarda su indirdik ve onu yeryüzünde yerleştirdik; şüphesiz biz onu (kurutup) giderme gücüne de sahibiz.
Mealde "yerleştirdik" diye geçen kelime orijinal nüshada "eskennâhu" olarak geçer, bu kelime türkçemizde de "iskân" diye geçmiş ve yurtlandırma anlamındadır. Elbette bu ifadeyle suyun belli miktarda toprak üstünde ve altında kaynak olarak depolandığını düşünebileceğimiz gibi, suyun donarak dağlarda ve kutuplarda yurt bulması anlamını da çıkar.
Galaksiler
"Allah, O'ndan başka ilâh yoktur... Göklerde ve yerdekilerin hepsi O'nundur... Onun bildirdiklerinin dışında insanlar O'nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür." (Bakara: 2/255)
“Gün gelir, yeryüzü başka bir yere, gökler de başka göklere çevrilir” (Ibrahim, 14/48)
“Gök de yarılıp ayrıldığı zaman, gezegenler dağılıp döküldüğü zaman, deniz fışkırtıldığı zaman.” (Infıtar, 82/1-3)Evrenin genişlemesi ve binbeng
“Bizim, göğü kitabın sahifelerini katlar gibi katlayacağımız gün, ilk yaratmaya başladığımız gibi, yine onu (eski durumuna) iade edeceğiz. Bu, Bizim üzerimizde bir vaaddir. Elbette, Biz yapıcılarız.”
(Enbiya, 21/104).
‘Güneş dürülüp toplandığında, yıldızlar döküldüğünde, dağlar yürütüldüğünde’ (Tekvîr, 81/1-3)
Dünyanın dönüşü ve yuvarlaklığı
"Dağları görürsün de, donmuş sanırsın; oysa onlar bulutların sürüklenmesi gibi sürüklenirler. Herşeyi 'sapasağlam ve yerli yerinde yapan' Allah'ın sanatı (yapısı)dır (bu). Şüphesiz O, işlediklerinizden haberdardır."(Neml, 27/88)
Neml suresindeki ayette Dünya'nın sadece döndüğü değil, dönüş yönü de vurgulanmaktadır.
“Ey cin ve insan topluluğu! Göklerin ve yerin kuturlarından geçmeye gücünüz yetiyorsa haydi çıkın. Çıkamazsınız, ancak bir imkan ile çıkabilirsiniz.”(Rahman, 55/33)
Ayetteki ‘kuturlar’ tabiri bilindiği gibi çaplar demektir. Çap, yuvarlak bir şekil olduğuna göre, hem göklerin, hem dünyanın yuvarlak olduğu anlaşılır.
Kuran-ı Kerim'de sadece Enam suresi 35.ayette geçen bir cümle çok dikkat çekmektedir. 6:35 (7.cüz) numaralı bu ayette Dünya'ya bir delik açıp aşağı inmekten bahsediliyor. Gerçekten de kutuplardan bir delik açıp dünyanın merkezine inseydik 6357 km inmemiz gerekirdi çünkü dünyanın yarıçapı kutuplardan 6357 km'dir (Ekvatorda ise yirmi km fazladır) Farkettiyseniz bu ayetin numarası 6:35 cüz numarası 7 ile birlikte 6357 km mesafeye işaret ediyor. NASA resmi internet sitesinde de 6357 km dünyanın yarıçapı olarak belirtilmektedir.
Güneşin yörüngesi gece gündüz dünyanın onun etrafında dönüşü
36. Sure (Yâsîn Suresi), 37. Ayet
Gece de onlar için bir delildir. Gündüzü ondan çıkarırız, bir de bakarsın karanlık içinde kalmışlardır.
36. Sure (Yâsîn Suresi), 38. Ayet
Güneş de kendi yörüngesinde akıp gitmektedir. Bu mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen Allah'ın takdiri(düzenlemesi)dir.
36. Sure (Yâsîn Suresi), 39. Ayet
Ayın dolaşımı için de konak yerleri (evreler) belirledik. Nihayet o, eğrilmiş kuru hurma dalı gibi olur.
36. Sure (Yâsîn Suresi), 40. Ayet
Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.
39. Sure (Zümer Suresi), 5. Ayet
Gökleri ve yeri hak ve hikmete uygun olarak yaratmıştır. Geceyi gündüzün üzerine örtüyor, gündüzü de gecenin üzerine örtüyor. Güneşi ve ayı da koyduğu kanunlara boyun eğdirmiştir. Bunların her biri belli bir zamana kadar akıp gitmektedir. İyi bilin ki, o mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.
41. Sure (Fussilet Suresi), 37. Ayet
Gece, gündüz, güneş ve ay Allah'ın varlığının delillerindendir. Güneşe ve aya secde etmeyin. Eğer gerçekten Allah'a kulluk ediyorsanız, onları yaratan Allah'a secde edin.
71. Sure (Nûh Suresi), 15. Ayet
‘Görmediniz mi Allah yedi göğü, tabaka tabaka nasıl yaratmıştır?'
71. Sure (Nûh Suresi), 16. Ayet
‘Onların içinde nasıl ayı, bir ışık, güneşi de bir kandil yapmıştır?'
Kürtaj
17/İSRA-31
Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Onları da, sizi de biz rızıklandırırız. Onları öldürmek gerçekten büyük bir günahtır.
(SEYYARE) OTOMOBİL VE TRENİN İCADI
Kur'an meallerinde türkçe olarak "Yolcu Kafilesi" şeklinde çevirilen Arapça "Seyyare" kelimesi bugün modern Arapça'da "Motorlu Taşıtlar" anlamında da kullanılmaktadır. Örneğin
şimdiki Arapça'da "Otomobil" kelimesi için yine "Seyyare" kelimesi kullanılır.Tabi ki Kuran'ın indirildiği dönemde Otomobil ve Tren icad edilmemişti ve Seyyare farklı
anlamda kullanılıyordu. O yüzden 12:19 numaralı ayette geçen "Seyyare" kelimesi, gelecekteki modern ulaşım araçlarına da gizlice işaret etmektedir. Çünkü 12:19 ayet numarası hicri 1219 yılı (miladi 1804) yani trenin icad edildiği yıla işaret ediyor.
Modern Kara taşıtlarının ilki Trendir (Otomobilden öncedir). Trenin tarihçesini anlatan kaynaklarda icadın başlangıç yılı olarak 1804 tarihi geçer.(Richard Trevithick) 1804 yılında ilk Tren yapılmıştır ve 16 km yol katetmiştir. Bu durum tesadüf olamaz çünkü modern araçlara işaret eden seyyare kelimesi Kuran'ın başından sonuna kadar binlerce ayetin içinde sadece üç yerde geçer. Ayrıca Nahl suresi 8.ayette de henüz bilmediğimiz araçlar olduğuna işaret edilmektedir.Herşeyin Kaydedildiği
LOKMAN Suresi 16. ayet
(Lokmân, öğütlerine şöyle devam etti:) “Yavrum! Şüphesiz yapılan iş bir hardal tanesi ağırlığında olsa ve bir kayanın içinde, yahut göklerde ya da yerin içinde bile olsa, Allah onu çıkarır getirir. Çünkü Allah, en gizli şeyleri bilendir, (her şeyden) hakkıyla haberdar olandır.”
Kur’an ayetinden anlaşılabilmektedir ki, işlediğimiz “şeyler” tamamen zaptediliyor. Buna sesler de dahil… Bütün dava, bu zaptedilen / kaydedilen ses şifrelerinin henüz deşifre edilememiş olması… Fakat ayet “Allah onu karşına getirir” dediğine göre bu, “gökte, yerin altında veya kayanın içinde” diye anlatılan şifrelerin, büyük kıyametten önce çözülebileceği ihtimal dahilindedir.(Bunu şunu benzetebiliriz bluetooth tan karşıya gönderilen ses ,dosya ve görüntü olarak algılaya biliriz)
Ayrıca bakınız
http://www.kuranca.com/
elementler
https://kuraninmucizeleri.com/kuranda-isaret-edilen-kimyasal-elementlerden-bazilari/
http://blog.milliyet.com.tr/kuran-da-hadid-suresi-ve-mucizeler/Blog/?BlogNo=443179
Devam edecek.....