1 Şubat 2013 Cuma

Fatiha Suresinin Kelime Meali ve Sırları




Fatiha; giriş, açış, başlangıç demektir. Bir bitki tohumu nasıl o bitkinin dallarını, yapraklarını, meyvelerini ve diğer özelliklerini özünde barındıran bir çekirdek programı ise, Fatiha da Kur’an-ı Kerim’in özü ve özetidir. Peygamberliğin ilk yıllarında indirilmiştir. Bütün olarak gönderilen ilk sure olup, yedi ayetten oluşmaktadır.


Ahmed b. Hanbel'in, Müsned'inde rivayet ettiğine göre, Übeyy b. Ka'b Fatiha sûresini Rasulullah (s.a.v.)'a okumuş, bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Nefsimi kudret elinde tutan Allah'a andolsun ki, bu okuduğunun bir benzeri ne Tevrat'ta, ne İncil'de, ne Zebur'da ve ne de Kur'an'da (bundan önce) indirilmiştir. O seb'ul-mesânî (tekrarlanan yedi âyet) ve bana ve­rilen yüce Kur'an'dır."

Fâtiha, Kur'ân-ı Kerîm'in, dolayısıyla bütün semâvî kitapların ana gayesini, temel esaslarını ihtivâ eden, tam bir kitap genişliğinde mübârek bir sûredir. Kur'ân-ı Kerîm'deki ana esasları itikâd, ibâdet, muamelât veya hayat nizamı olarak hülâsa edecek olursak, Fâtiha sûre-i celilesinde, bütün itikâdî mes'elelere, ibâdetle alâkalı bütün hususlara ve bir hayat nizamına ya bir sarâhat, ya bir delâlet veya bir işâret, hiç olmazsa bir remiz bulmak her zaman mümkündür.
Fatiha, Yüce Yaratıcı huzurunda kulun, en içten şükran ve minnettarlık duygularıyla O’na yönelişi, O’nun sınırsız kudreti ve merhameti önünde saygıyla boyun eğişidir.


Fatiha, Allah ile kulu arasında ezelî ve ebedi, şerefli bir kulluk antlaşmasıdır.

1.Rahman, Rahim olan Allah’ın Adıyla

Ey insan ! Sen İlahi hitaba muhâtap olabilecek kabiliyette ve ahsen-i takvim sırrına mazhar olacak şekilde  yaratıldın ! Öyleyse, ferşi arşa bağlayan, seni nihayetsiz kudrete, rahmete rapteden Rabb’inin adıyla başla.O isimler ki senin insânî arşa çıkmana bir vesiledir.


2. Bütün hamdler, övgüler âlemlerin Rabbi olan Allah'adır. Her şeyde rahmetinin yeni yeni eserlerini meydana çıkaran rahmet sıfatıyla vasıflanmış olan Allah'ın ni­metinin büyüklüğüne, lütuf ve keremine ve bütün âlemlerin beslenip büyütülmesinde görülen uçsuz bucaksız nimetler okyanusunu mahlûkatına veren ve bu hakikati tefekkür etmemi sağlayan Rabbime Hamd olsun. Her türlü övgü ve teşekküre lâyık olan âlemlerin Rabbi sadece O’dur.

3. O Rahmandır, Rahimdir. Rahmandır; çok şefkatli, çok merhametlidir. Sizi sizden çok sever, size sizden daha yakındır. O’nun sonsuz rahmet ve şefkati, bu dünyada mümin kâfir ayrımı yapmaksızın herkesi kuşatmıştır.Rahimdir; rahmetini tamamlamak üzere bu Kitabı (Kur'an-ı Kerim’i) göndermiş ve onun ışığında yürüyen takva ve ameli salih sahibi bahtiyarlara, âhiret hayatında sonsuz mutluluk ve kurtuluş müjdesini vermiştir.

O çok şefkatli, çok merhametli olmakla birlikte, hikmetli ve adaletlidir de:
4. Din (Ceza ve Mükafat) Günü’nün mâlikidir. Âlemlerin Rabbi, sürekli yenilenen bol merhameti ile birlikte, din gününde kullarına yaptıklarının karşılığını verecek, mahlûkatını hesaba çekecektir. "O gün hiç kimse, başkası için hiçbir şeye (fayda ya da zarar verme gücüne) sahip değildir. O gün herkesin işi Allah'a kalmıştır. Gerçekleşeceğinde asla şüphe olmayan Yargı Günü’nünmutlakhâkimi yalnızca Yüce Allah’tır.

O hâlde ey Rabb’imiz, sana tüm içtenliğimizle söz veriyoruz ve diyoruz ki:
5. Yalnızca sana kulluk eder ve ancak senden yardım dileriz. Ey Rabbim ! Ben, senin hakîr ve zelil bir kulunum. Sana dua etmek için tek başıma bu kapıda durmak benim haddim değil. Ben sadece mü'min ve muvahhidlerin grubuna katılıyorum. Benim duamı da onlarla birlikte kabul buyur. Biz hepimiz sana kulluk eder ve senden yardım dileriz.

Fatiha suresini okurken  “ben” yerine “biz” dememizin açılımını Bediüzzaman Said Nursî Hz. İşarat’ül İ’caz’da şöyle anlatır:
“Birincisi: İnsanın vücudundaki bütün aza ve zerrata râcidir (yöneliktir)ki, bu itibarla şükr-ü örfîyi eda etmiş olur. İkincisi: Bütün ehl-i tevhidin cemaatlerine aittir. Bu cihetle şeriata itaat etmiş olur. Üçüncüsü: Kâinatın ihtiva ettiği mevcudata işarettir. Bu itibarla, şeriat-ı fıtriye-i kübraya tâbi olarak hayret ve muhabbetle kudret ve azametin arşı altında sâcid ve âbid olmuş olur.”

6. Ey Rabb’imiz! Bizi dosdoğru yola, insanın doğal yapısıyla, duyguları, eğilimleri ve ihtiyaçlarıyla birebir örtüşen, her türlü aşırılıktan uzak, varlık kanunlarıyla tam bir uyum ve ahenk içinde olan o apaydınlık yola, insanlığı hem dünyada hem âhirette mutluluğa ulaştıran İslâm yoluna ilet.

7. Nimet verdiğin kimselerin, insanlık tarihi boyunca tevhid sancağını elden ele taşıyan Peygamberlerin ve onların izinden yürüyen âlimlerin, şehitlerin, sana yakın olan kimselerin yoluna...
   Gazaba uğramışların ve sapmışların yoluna değil ya Rab!

Bizi, senin gazabına uğramış olan Yahudilerin veya hak yoldan sapmış olan Hıristiyanların zümresine katma. Çünkü onlar senin mukaddes şeriatından çıktılar ve böylece gazaba ve ebedî lanete müstahak oldular.


Allah’ın Elçisi (s) bu surenin sonunda “Âmin!” yani “Duamızı kabul eyle, ya Rab!” derdi 


ZAFER KARLI  Nur Akedemisi





Peygamber efendimiz, Cebrail aleyhisselamla otururken bir melek gelip dedi ki:

(Senden önce hiç bir peygambere verilmeyen, sadece sana verilen iki nur ile seni müjdeliyorum. Bunlar Fatiha suresi ile Bekara suresinin son âyetleridir. Bu iki sureden okuyacağın her harften dolayı, istediğin mutlaka verilecektir.) [Müslim]



Bir kabile reisini yılan soktu. Eshab-ı kiramdan biri Fatiha suresini okuyunca, Allahü teâlânın izni ile hasta şifaya kavuştu. Kabile reisi, bir sürü koyun hediye etti. Sahabi, caiz olup olmadığını bilmediği için Peygamber efendimize sordu. Resulullah, (Ne okudun?) buyurdu. O da, Fatiha suresini okuduğunu bildirince, Peygamber efendimiz buyurdu ki: 

(Fatihanın şifa olduğunu nereden bildin? O koyunları al, yanındakilere pay et!) [B.Arifin]

Cenab-i Hak, Hadis-i Kudsi'de söyle buyuruyor: „ Ben Azimüssan, namaz suresi olan Fatiha suresini kulumla kendi aramda yariya taksim ettim. Fatiha suresinin yarisi benim, yarisi da kulumundur. Kulumun istedigi verilecektir. 

Kul. Elhamdü lillahi Rabbil, alemiyn, deyince Cenab-i Hak, '-Kulum bana hamd etti (ögdü) buyurur. 

Kul: Er'Rahmanir-Rahiym deyince Cenab-i Hak, '-Kulum beni sena etti' buyurur. 

Kul: Maliki yevmiddin deyince Cenab-i Hak, '-Kulum beni temcid etti,buraya kadar benimdir.' buyurur 

Kul: Iyyake'na'udu ve iyyake nesteiyn deyince Cenab-i Hak, '-Bu benimle kulum arasindadir. Kulum icin istedigi verilecektir' buyurur. 

Kul: Ihdinassiratal-müstekiym. Siratalleziyne en'amte aleyhim, gayril-magdubi aleyhim veled'daalliyn deyince Cenab-i Hak, '-Burasi yalniz ve yalniz kulumundur. Kulumun istedigi hakkidir. Kulumun istedigi verilecektir.' buyurur. 

Fatiha Suresi ile sırra erişilir. Arzuladığına hemen kavuşursun, şeref ve makama sahip olursun. Fakirlik, kötülük ve korkulardan emin olursun. Dünya ve ahiret saadetine kavuşursun.

Fatiha Suresinde bin zahir, bin de batın olmak üzere toplam iki bin hassa vardır. Ayet sayısı 7 dir. Fatiha 25 kelimedir. Kimi alimlere göre 123, kimine göre 125, bazısına görede 130 harf dir.

Hasta üzerine 41 Fatiha okunursa hasta şifa bulur.

Her gün Sabah namazının farzı ile sünneti arasında 41 defa Fatiha okuyan kişi; makam ve mevki sahibi olur. Fakirlik görmez, hastaysa şifa, zayıfsa kuvvet bulur. Emniyet içinde bulunur. Kısırsa çocuğu olur. İzzet ve şeref elde eder.

Her farz namazlarının ardından 7 Fatiha okuyan kişiye hayır kapıları açılır.

25 Estağfurullah, 11 İhlas, 7 Fatiha, 33 Selatü Selam okuyup; Peygamberimizin (s.a.v.), evliyanın, ashabı kiramın ruhlarına hediye edip, onların yüzü suyu hürmetine şifa isteyen kişiye Allah şifasını verir.

Farz namazları arkasından 20 defa Fatiha okuyan kişinin rızkı genişler, durumu düzelir, iç alemi nurlanır.

Sabah namazından sonra 30, öğle namazı sonrası 25, ikindi namazı sonrası 20, akşam namazı sonrası 15, yatsı namazı sonrası 10 defa Fatiha Suresi okunur. Toplam 100e ulaşır. Buna devam eden kişiye Allah istediğini verir.

Farz namazları ardından 100 Fatiha okuyan maksat ve arzusuna hemen kavuşur.

Sabah namazı ardından 125 Fatiha okuyan istediği şeyi elde eder.

Fatiha Suresini 125 bin defa okuyana büyük faydaları vardır.

Her gün Fatihayı 313 defa okuyanın isteği ve arzusu yerine gelir. Tembellik ve korkudan kurtulur. Allah okuyanın içini ve dışını temizler.

Yatarken Fatiha ile 3 İhlasla, Felak ve Nas surelerini okuyan herşeyden güven içinde olur.

İçi su dolu kaba 40 Fatiha okuyup, hastanın bedeni o su ile yıkanırsa hasta şifa bulur.

Haceti, isteği olan, akşam namazının ardından 40 Fatiha okuyup dileğini Allah'dan isterse dileğine kavuşur.

Göz ağrısı için sabah namazının sünneti ile farzı arasında 40 fatiha okuyup, şifasını Allah dan dilesin. Tükrüğünü parmak ucuyla gözüne sürsün veya okuyan kişi hastanın yüzüne üflesin.

Yola gidecek kişi kapıdan çıkarken 40 defa Fatiha okursa, güven içinde geri döner.

Sağ elini ağrıyan yere koyup, 7 defa Fatiha okur ve "Allah'ım hissettiğim acı ve ağrının kötülüğünü bender gider. Peygamberin Muhammed s.a.v. davetiyle beni bu acıdan kurtar" diye dua ederse Allah şifa verir.

Rızık için, yeni ayın pazar günü aya bakılır ve 70 Fatiha okunur. Pazartesi 60, salı 50, çarşamba 40, perşembe 30, cuma 20, cumartesi 10 olarak 7 gün okunur ve buna her ay devam edilir.

Fatiha Suresini seher vakti 41 defa okumayı adet haline getirene Allah rızık genişliği verir, işlerini kolaylaştırır.

Hayır için veya bir musibetten kurtulmak için günde 313 defa okunur veya 3 günde 1000 defa okunur.

Halvete çekilip günde 1000 defa Fatiha okuyarak gündüzleri oruç tutan, okurken buhur yakan (ud ve anber) bir takım esrarlara vakıf olur. (7 gün okunur)

Susuzluk ve açlık çeken; sabah Fatiha Suresini okuyup eline üflesin, sonra ellerini yüzüne ve karın bölgesine dokundurursa bu hislerden kurtulur.

Fatiha Suresi bir kaba yazılıp, su konulur ve yazı silindikten sonra hastaya içirilirse şifa bulur. Aynı şekilde ağrıyan yere 3 defa sürülürse ve Allah'ım sen afiyet ver. Sen afiyet verirsin diye dua edilir.

Ruhi deprasyonda olan hasta için; Fatiha Suresi bir kaba yazılır, içine su konulur, yazı silindikten sonra hasta o suyla yüzünü yıkarsa şifa bulur. İçerse sakinleşir.

Fatiha Suresi, safran, misk ve gül suyu karışımı ile yazıp, bunu su ile silip içersen zekan açılır. İşittiğini unutmazsın. Gül yağı ile silip kulak ağrısı için kulağa damlatıldığında ağrı geçer. Yine bir kaba yazıp kına çiçeği yağıyla silip 70 kere Fatiha okuyup ağrı olan yere veya felç, romatizmalı yere sürülürse şifa bulur.(tıbbi müdahele imkanı olmayan durumlarda uygulanır)

Akrep ve yılan sokan kişi, zehir çıkarıldıktan sonra, ağrının geçmesi için bir kaba su ve tuz konulur. 7 defa Fatiha okunur ve içirilir. Ağrı geçer.

Bir kişiden itibar görmek veya zalim kişinin yanına gitmek zorunda kalan kimse, 19 defa Fatiha okuyup, o kişinin yüzüne üflerse, onun şerrinden emin olur, itibar görür.

Cuma günü sabah namazının ardından 41 defa Fatiha Suresini yazıp üzerinde taşıyan kişi; cin, şeytan ve insan şerrinden korunur.

Gece, gündüz Fatiha okuyan tembellikten, ağır davranmaktan kurtulur. Hastalıklardan, cin, şeytan ve insanlardan gelecek zararlardan korunur.

Gözü ağrıyan sabah 3 Fatiha okuyarak parmağıyla göz kapaklarına sürerse ağrı geçer.

Bir isteği, haceti olan, maksadının olması için 2 rekat Allah rızası için namaz kılar ve namaz kıldıktan sonra 7 Fatiha okuyup dua ederse isteği olur.

Bir haceti, isteği olan maksadının olması için 40 gün ara vermeden, sabah namazının ardından, güneş doğmadan 41 defa Fatiha okuyarak Ya Rabbel Alemin, Ya Rabbel Azim, Fatiha Suresinin hürmetine isteğimi yada hacetimi ihsan buyur diye dua ederse haceti olur.

Yatağa uzandığın zaman; Fatiha, Ayetel Kürsi, Ve inne Rabbeküm AYETİNİ muhsinin 'e kadar, Haşr suresinin Huvalla Hülleziyi sonuna kadar, İhlas, Felak ve Nas surelerini okuyarak, yatıp, uyunursa 2 melek gelir ve tüm tehlikelerden korumak için sabaha kadar beklerler.

Hasta olan kişi; bir kap içine zemzem yada yağmur suyu koyup, üzerine 70 defa Fatiha, 70 Ayetel Kürsi, 70 İhlas, 70 Felak, 70 Nas surelerini okur ve içerse hastalığı iyileşir, şifa bulur.

Hastaya ve büyüye maruz kalana Fatiha Suresi, Ayetel Kürsi ve 4 İhlas; 7 şer defa okunur.

Bir ölünün ardından 1 Fatiha 11 İhlas okuyup öncelikle Peygamber Efendimizin S.A.V. mübarek ruhlarına, peygamberlere, ashabı kirama, evliyaya ve ölen kişinin ruhuna hediye etmek çok faydalıdır. Hem ölüye, hemde okuyana hayır getirir


Fatiha Suresinin Büyüye Karşı Sırları


Hamd, yalnızca Allah'adır.

Kendisine büyü yapılan kimse, büyüyü başka bir büyü ile tedâvi edemez. Çünkü şer, şer ile izâle edilmez (ortadan kaldırılmaz). Küfür de başka bir küfür ile izâle edilmez. Şer,  ancak hayır ile izâle edilir. Bunun içindir ki Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'e "Nuşra" (büyüyü,başka bir büyü ile çözme) hakkında sorulduğunda o şöyle buyurulmuştur:

(( هِيَ مِنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِ. )) [ رواه أبو داود وأحمد]  

"O (nuşra), şeytanın amelindendir. (yani câhiliye halkının tedâvide kullandıkları ve fayda verdiğine inandıkları şeydir)." (Ebu Dâvud ve Ahmed).

Hadiste zikredilen nuşra; kendisine büyü yapılmış kimseden o büyüyü başka bir büyü ile çözmek demektir.

Büyü, Kur'an-ı Kerim âyetleri, mübah olan ilaçlar ve helal olan rukyelerle çözülecek olursa,bunda herhangi bir sakınca yoktur.Büyünün başka bir büyü ile çözülmesine gelince, -yukarıda da geçtiği gibi- bu asla câiz değildir. Çünkü büyü, şeytanlara ibâdet etmektir. Büyücü (sihirbaz), şeytanlara ibâdet edip onlara hizmet ettikten ve onların istediklerini onlara kurban ettikten sonra büyü yapabilir ve büyüyü öğrenebilir. Bu gerçekleştikten sonra artık şeytanlar büyünün olması için birtakım şeyleri ona öğretirler. Fakat kendisine büyü yapılan kimsenin üzerine Kur'an okumakta, câiz olan şeytanın şerrinden korunma yolları ve mübah olan ilaçları kullanmak sûretiyle tedâvi olmasında -Allah'a hamdolsun- dînen herhangi bir sakınca yoktur. Bir hastanın doktorlara giderek herhangi bir hastalıktan iyileşmek için tedâvi olması gibi.

Hastanın iyileşmesi şart değildir.Çünkü her hastanın,hastalıktan mutlaka şifâ bulması gerekir diye bir şart yoktur. Hasta belki eceli gelmediği için tedâvi olduktan sonra o hastalıktan iyileşebilir. Belki de iyileşmeyip yakalandığı o hastalık sebebiyle ölebilir. Bir hasta, en uzman ve en bilgili bir doktora gösterilse bile, eceli ne zaman gelirse, o ilaç kendisine fayda vermeyecektir. Çünkü Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

ولن يؤخر الله نفساً إذا جاء أجلها [ سورة المنافقون الآية: ١١]     

"Allah, eceli geldiğinde hiç kimseye ölümünü erteletmez.Allah, (hayır olsun, şer olsun, bütün) yaptıklarınızdan haberdârdır." (Münâfikûn Sûresi:11).

Tıp ve tedâvi, ancak ecel gelmediği zaman ve Allah Teâlâ kuluna şifâ takdir ettiği zaman fayda verir. Aynı şekilde kendisine büyü yapılan bu kimseye, Allah Teâlâ, belki şifâ takdir etmiş olabilir, belki de onu imtihan etmek ve sınamak için şifâ takdir etmemiş olabilir. Belki Allah Teâlâ'dan başka hiç kimsenin bilmediği başka sebeplerden dolayı olabilir. Belki de yanında tedâvi olduğu kimsede kendisi için uygun ilaç olmayabilir.

Nitekim Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'den sahih olarak haber verildiğine göre o şöyle buyurmuştur:

(( لِكُلِّ دَاءٍ دَوَاءٌ، فَإِذَا أُصِيبَ دَوَاءُ الدَّاءِ بَرَأَ بِإِذْنِ اللهِ عَزَّ وَجَلَّ. )) [ رواه مسلم ]  

"Her hastalığın (helâl olan) bir ilacı vardır.Bu sebeple ilaç, hastalığa isâbet ederse, (ilaç o hastalığa iyi gelirse), Allah -azze ve celle-'nin izniyle iyileşir." (Müslim).

Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- başka bir hadiste şöyle buyurmuştur:

(( ماَ أَنْزَلَ اللهُ داَءً إِلاَّ أَنْزَلَ لَهُ شِفاَءً، عَلِمَهُ مَنْ عَلِمَهُ وَجَهِلَهُ مَنْ جَهِلَهُ. )) [ رواه البخاري ]

"Allah, hiçbir hastalık indirmemiştir (yaratmamıştır) ki o hastalığın (helâl olan) şifâsını (ilacını) da indirmiş (yaratmış) olmasın. Bunu bilen bilir, bilmeyen de bilmez." (Buhârî).

Büyünün şer'î tedâvi yollarından birisi de, Kur'an okumakla tedâvi edilmesidir. Bu sebeple kendisine büyü yapılan kimsenin üzerine Kur'an-ı Kerim'in en büyük sûresi olan Fâtiha Sûresi tekrar tekrar okunmalıdır. Her şeyin Allah Teâlâ'nın kaza ve kaderiyle olduğunu bilen, her şeyi çekip-çevirenin Allah Teâlâ olduğuna ve Allah Teâlâ bir şeye ol dediği zaman o şeyin hemen oluvereceğine inanan salih bir mü'min, Fâtiha sûresini hastanın üzerine okursa, bu okuma da îmân, takvâ ve ihlas ile olur ve hastanın üzerine tekrar tekrar okunursa, belki hastalık ortadan kalkar ve Allah Teâlâ'nın izniyle hasta şifâ bulabilir.

Nitekim sahâden bazı kimseler, bir kabilenin yanından geçerlerken kabilenin reisini yılan sokmuştu. Onu tedâvi etmek için bütün yolları denemişler, fakat hiçbir sonuç alamamışlardı. Bunun üzerine sahâbeden bazı kimselere:

-          İçinizde rukye yapan var mı? diye sordular.

Onlardan bazıları: Evet var, dediler.Ardından sahâbeden birisi kabile reisinin üzerine Fâtiha sûresini okudu.Kabile reisi, üzerine okunur okunmaz sanki hiçbir şey olmamış gibi       derhal ayağa kalktı ve Allah Teâlâ yılanın sokmasının şerrinden onu sağlığına kavuşturdu.

(Bu durum Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'e haber verildiği zaman) Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:

           (( اعْرِضُوا عَلَيَّ رُقَاكُمْ، لَا بَأْسَ بِالرُّقَى مَا لَمْ تَكُنْ شِرْكًا.)) [ رواه أبو داود ]

" Rukyenizi bana arzedin (ona bakayım). İçerisinde şirk olmadıkça rukye yapmakta bir sakınca yoktur." (Müslim).

Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-hem rükye yapmış, hem de kendisine rukye yaptırmıştır. Bu sebeple rukyede birçok hayırlar ve büyük faydalar vardır.

Bunun için kendisine büyü yapılan kimsenin üzerine, Fâtiha sûresi, Âyete'l-Kürsî, İhlas, Felâk ve Nas sûreleri okunursa veya başka âyetlerle birlikte Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'den gelen şu güzel duâlar okunduğu takdirde şifâ bulabilir:

((اَللَّهُمَّ  رَبَّ النَّاسِّ أَذْهِبِ الْبَأْسَ، واِشْفِ أَنْتَ الشَّافِي، لَا شِفَاءَ إِلَّا شِفَاؤُكَ. شِفَاءً لَا يُغَادِرُ سَقَمًـا. )) [ رواه أبو داود وابن ماجه وأحمد والحاكم ]

"Ey insanların Rabbi! Bu hastalığı gider. Şifâ ver. Ancak sen şifâ verirsin. Senin şifandan başka bizim için hâsıl olacak şifâ yoktur. Hiçbir hastalık bırakmayan bir şifâ ihsan buyur." (Ebu Dâvud; hadis no: 3883. İbn-i Mâce; hadis no: 3530).

Bu duâyı üç defa veya daha fazla tekrar eder.

Yine bu duâ gibi, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'den gelen hadiste Cebrail -aleyhisselâm- ona şu duâ ile rukye yapmıştı:

(( بِسْمِ اللهِ أُرْقيِكَ مِنْ كُلِّ شَيْءٍ يُؤْذيِكَ، وَمِنْ شَرِّ كُلِّ نَفْسٍ أَوْ عَيْنٍ حاَسِدٍ، اَللهُ يَشْفيِكَ، بِسْمِ اللهِ أُرْقيِكَ. )) [ رواه أحمد وابن ماجه]

"Allah’ın adıyla başlarım. Sana eziyet veren her şeyden, her türlü kötü nefisten ve haset eden her gözden senin üzerine okurum.Allah sana şifâ versin.Allah’ın adıyla senin üzerine okurum." (Ahmed ve Ebu Dâvud).

Bu duâyı da üç defa tekrar eder.Bu büyük bir rükye olup Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'den geldiği sâbittir.Bu duâ, kendisini yılan sokan veya kendisine büyü yapılan veyahut da herhangi bir hastalığa yakalanmış hasta kimsesin üzerine okunabilir. Hastanın, kendisine büyü yapılan kimsenin ve kendisini yılan sokan kimsenin, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'den nakledilmemiş olsa bile, içerisinde dînen sakıncalı herhangi bir şey yoksa, -Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in şu emri gereği- güzel duâlarla duâ etmesinde bir sakınca yoktur.

            (( لَا بَأْسَ بِالرُّقَى مَا لَمْ تَكُنْ شِرْكًا.)) [ رواه أبو داود ]

" İçerisinde şirk olmadıkça rukye yapmakta bir sakınca yoktur." (Müslim).

Hasta, kendisine büyü yapılan kimse veya başka kimseler, rukye yapılmadan ve insanın çabasına başvurulmadan da şifâ bulabilirler. Çünkü Allah Teâlâ'nın her şeye gücü yeter ve her şeyde O'nun kesin delili vardır.

Nitekim Allah Teâlâ Kitabı Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurmuştur:

إنما أمره إذا أراد شيئاً أن يقول له كن فيكون[ سورة يس الآية: ٨٢]

"O'nun işi, bir şeyi yaratmak istediği zaman ona 'ol' demekten ibârettir. O da hemen oluverir." (Yasin Sûresi: 82).

Bundan dolayı Allah Teâlâ'ya hamd olsun ve hakkında hüküm verdiği ve takdir ettiği her şeye şükürler olsun. Her şeyde Allah -azze ve celle-'nin kesin delili vardır.

Belki hasta eceli tamamlanmış ve bu hastalık sebebiyle kendisi hakkında ölüm takdir edilmiş olduğundan dolayı şifâ bulamayabilir.

Yine, rukyede kullanılan yollardan birisi de suyun içine büyü ile ilgili âyetlerin okunmasıdır.

A'raf sûresinde büyü ile ilgili âyetler şunlardır:

وأوحينا إلى موسى أن ألق عصاك فإذا هي تلقف ما يأفكون فوقع الحق وبطل ما كانوا يعملون فغلبوا هنالك وانقلبوا صاغرين [ سورة الأعراف الآيات: ١١٧ – ١١٩]

"Biz Mûsâ’ya (elindeki) asanı (yere) at! diye vahyettik. Asasını (yere) atınca, bir de baktılar ki bu asa, onların (doğru gösterdikleri aslında bâtıl olan) uydurdukları şeyi yakalayıp yutuyor. Böylelikle (Mûsâ’nın Allah’ın elçisi olduğu) gerçeği ortaya çıktı ve onların yapmakta oldukları şey boşa gitmiş oldu.Sihirbazlar orada (toplandıkları yerde) mağlup oldular. Firavun ve kavmi oradan mağlup ve zelîl olarak geri döndüler." (A'raf Sûresi: 117-119).

Yunus sûresinde büyü ile ilgili âyetler şunlardır:

وقال فرعون ائتوني بكل ساحر عليم ) إلى قوله جل وعلا ( ويحق الله الحق بكلماته ولو كره المجرمون [ سورة يونس الآيات: ٧٩ – ٨٢]

"Firavun: Bilgili bütün sihirbâzları bana getirin, dedi. Sihirbâzlar gelince, Musâ onlara: Atacağınızı (iplerinizi ve sopalarınızı yere) atın, dedi. Onlar (iplerini ve sopalarını yere) atınca, Musa (onlara): Sizin getirdiğiniz şey, sihirdir. Allah onu mutlaka boşa çıkaracaktır. Çünkü Allah, (yeryüzünde) bozgunculuk yapanların işini asla düzeltmez, dedi. Allah, günahkârların hoşuna gitmese de sözleriyle gerçeği ortaya çıkaracaktır." (Yunus Sûresi: 79-82).

Tâhâ sûresinde büyü ile ilgili âyetler şunlardır:

يا موسى إما أن تلقي وإما أن نكون أول من ألقى  ) ... إلى قوله سبحانه ( ولا يفلح الساحر حيث أتى [ سورة طه الآيات: ٦٥ – ٦٩]

"(Sihirbazlar) dediler ki: Ey Musâ! Ya sen önce (asanı) at,ya da biz (yanımızdakileri) önce atanlar olalım. (Musâ onlara): Bilakis, siz önce atın, dedi. (Sihirbazlar iplerini ve sopalarını yere atınca) büyülerinin  kuvveti  sebebiyle, bir de baktı ki ipleri ve sopaları kendisine koşan (yılanlar) gibi görünüyor. Musâ birden içinde bir korku hissetti. (Musâ’ya): Korkma, (sihirbazlara, Firavun ve askerlerine) üstün gelecek olan muhakkak ki sensin, dedik. Sağ elindeki at da onların ipleri ve sopalarını yutsun. (Senin önünde) yaptıkları sadece sihirbaz hilesidir. Sihirbaz nereye varsa, (sihriyle) iflâh olmaz." (Tâhâ Sûresi: 65-69).

Büyü ile ilgili bu âyetler, Allah Teâlâ'nın büyünün tedâvi edilmesinde fayda verdiği sebeplerdendir. Bir kimse, bu âyetlerle birlikte Fâtiha sûresini, Âyete'l-Kürsî'yi, İhlas, Felak ve Nas sûrelerini suyun içine okur, sonra da o suyu kendisine büyü yapıldığı veya (büyü ile) eşine yaklaşmasına engel olunduğu sanılan kimsenin üzerine dökerse, Allah Teâlâ'nın izniyle o kimse şifâ bulur. Eğer (bu saydığımız âyet ve sûreleri okumanın yanında) o suyun içine 7 tane Sedir ağacının yaş yaprağını öğüterek koyarsa, daha uygun olur. Nitekim değerli âlim Abdurrahman b. Hasan -Allah ona rahmet etsin- "Fethu'l-Mecîd" adlı kitabının "Nuşra Hakkında Gelen" bölümünde bazı âlimlerden böyle şeyler geldiğini zikretmiştir.

İhlas, Felak ve Nas sûrelerini üç defa tekrarlamak, müstehaptır.

Bütün bu anlatılan şeylerden kasıt; bu ve benzerî ilaçların, bu belânın yani büyünün tedâvisinde kullanılan sebeplerden olmasıdır.Yine, (büyü sebebiyle) eşine yaklaşamayan kimse de bu ilaçlarla tedâvi edilebilir. Nitekim bunu pek kimse denemiş ve Allah Teâlâ bu yolla fayda vermiştir.

Hastanın üzerine sadece Fâtiha sûresi okumakla da hasta şifâ bulabilir. Yine, sadece İhlas, Felak ve Nas sûrelerini okumakla da hasta şifâ bulabilir.

En önemlisi, tedâvi edilen kimse ile tedâvi eden kimsenin (yani okuyan kimse ile üzerine okunan kimsenin) samimî bir îmâna sahip olmaları, Allah Teâlâ'ya güvenmeleri ve her şeyi çekip çevirenin Allah Teâlâ olduğunu, O bir şeyi ne zaman dilerse, onun hemen olacağını, dilemediği zaman da o şeyin olmayacağını  bilmeleri gerekir. Dolayısıyla her şey, O'nun elindedir. Allah Teâlâ bir şeyi dilerse, o şey hemen olur. Dilemezse, o şey olmaz.Okuyan kimse ile üzerine okunan kimsede, Allah Teâlâ'ya îmân ve ihlas olursa, hastalık, Allah Teâlâ'nın izniyle süratle ortadan kalkar, maddî ve mânevî ilaçlar fayda verebilir.

Allah Teâlâ'dan hepimizi kendisini hoşnut eden amellerde muvaffak kılmasını dileriz. Zirâ O, duâları işiten ve duâları kabul etmeye yakın olandır.

1 yorum:

Udeh dedi ki...

Güzel ve faydalı bir yazı..Allah razı olsun..

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...