Bir zamanlar, şehir merkezinde yaşayan bir iş adamı olan Ahmet, yoğun iş temposu nedeniyle sürekli olarak telefonla meşguldü. Gün boyunca gelen çağrılar, toplantılar ve e-postalar onun hayatını doldurmuştu. Bir gün, Ahmet’in cep telefonu birdenbire titredi ve ekranında “5 Cevapsız Arama” uyarısı belirdi.
Ahmet, bu duruma sinirlendi. “Bu kadar önemli işim varken kim bu kadar ısrarcı olabilir?” diye düşündü. Ancak içinde bir merak da vardı. Kim bu kadar ısrarla arıyordu?
Ahmet, arama kayıtlarına baktı ve numarayı tanımadı. İlk çağrıyı geri çevirdi. İkinci, üçüncü ve dördüncü çağrıları da reddetti. Ancak beşinci çağrıda bir şey değişti. Ahmet, içinde bir sesin ona doğru yönlendirdiğini hissetti. O an, namazın beş vakitlik çağrısını hatırladı.
Namaz vakti gelmişti. Ahmet, işlerini bir kenara bıraktı ve camiye gitti.Cemaetle Saf saf namaz kıldı. Secdeye vardığında, içindeki boşluğun dolduğunu hissetti. Rabbine yönelmişti ve artık daha önemli bir işi yoktu.
Ertesi gün, Ahmet’in cep telefonu yine titredi. Bu sefer “1 Cevapsız Arama” uyarısı vardı. Ahmet, gülümsedi ve telefona bakmadan namaza gitti. Çünkü o, Rabbine kulak vermişti ve artık daha önemli bir çağrıya cevap veriyordu.
Ve böylece, Ahmet’in hayatı namazın sırrıyla aydınlandı. İşler ne kadar yoğun olursa olsun, Rabbimizin çağrısına kulak vermek her zaman en önemli işimizdir
.jfif)
.JPG)
